Herakles Kimdir?
En büyük Yunan kahramanlardan biri olan Herakles’i, Romalılar Hercules (Herkül) olarak tanırlar. Herakles, insanın doğaya karşı yenilmez oluşunu, kuvvet ve dayanıklılığı simgeler. Doğanın, insanın başına saldığı afet ve musibetlerden insanlığı daima korumuştur. Tanrı vergisi kuvvetinden zevk duymayan Herakles, kahraman olmayı da kendi seçmemiştir. Doğduğundan beri ona kin ve nefret besleyen Hera’nın odağından kaçamamış, insafsız bir kralın (Eurystheus) emirlerini (on iki görev) yapmak zorunda kalmıştır. Verilen görevleri bitirdiğinde ise korkunç bir yanlışlık yüzünden yanmış ve bedeninden arınıp ölümsüzlüğe kavuşmuştur. Olağanüstü bir güce sahip olan Herakles, kıvrak zekası ile de anılan bir karakter olmuş, mitsel bir savaşçıdan ölümsüz bir tanrıya dönüşmüş ve daha sonra kendisine bu şekilde tapılmıştır.
Herakles’in Doğumu
Herakles (Herkül), Zeus ile kahraman Perseus’un soyundan gelen ve güzelliği ile de tanınan Alkmene’nin oğludur. Zeus’un tanrılar ve devler arasında yaklaşan bir savaş için ölümlü bir kahramana ihtiyacı vardır. Thebai Sarayı’nda yaşayan Alkmene’yi, Herakles’i doğurması için seçer ve Alkmene’nin henüz yeni evlendiği eşi Amphitryon’un bir savaş için saraydan ayrılmasını fırsat bilerek kocasının kılığına girip Alkmene’yle beraber olur. Aslında Alkmene, asıl eşi olan Amphitryon’dan da gebedir ve Zeus, bunu bildiğinden Alkmene’nin ikinci kez doğum sancısı çekmemesi için çocukların ikiz olarak doğmasını sağlayacaktır. Zeus, kahraman Perseus’un soyundan dünyaya gelecek olan bu çocuğun çok büyük bir güce sahip olacağını da bilir.
Alkmene’nin kocası Amphitryon, sabah eve döndüğünde karısıyla yatmak ister ancak Alkmene, gece birlikte olduklarını düşündüğü için buna isteksiz olduğunu belli edecek şekilde davranır. Bundan şüphelenen Amphitryon, bir kahine danışır ve kahinden Zeus’un Alkmene ile o gece beraber olduğunu öğrenir.
Zeus’un Alkmene’yi gebe bıraktığını öğrenen Hera, büyük bir kıskançlığın yanında Herakles’e karşı da nefret duyar. Zeus’a söz verdirir ki Perseus soyundan ilk doğacak çocuk, insanlar üzerinde büyük bir egemenlik kuracaktır. O sırada Mykeneai’ya giderek orada Perseus’un soyundan olan Sthenelos’u bulur. Sthenelos’un karısının yedi aylık gebe olduğunu bilen Hera, ebe tanrıça Eileithyia’dan, kadını yedi aylıkken doğurtmasını ve Alkmene’nin doğumunu da geciktirmesini ister. Yedi aylıkken doğurtulan o çocuk Eurystheus’tur. Herakles’ten erken doğan Eurystheus böylece Tiryns kralı olur.
Herakles’in Çocukluğu
Hera, Eurysheus’u erken doğurtmakla Herakles’in elinden haklarını almış olur ayrıca bununla da kalmayarak, sekiz aylıkken Herakles ikizi İphikles’le birlikte beşiğinde yattığı bir gün, çocukları boğması için iki kocaman yılan gönderir. Yılanları gören İphikles, ağlamaya başlar ancak Herakles, yılanları elleriyle yakalar ve sıkarak boğar.
Hera’nın kıskançlığından korkan Alkmene, Herakles’i Thebai’nin dışında bir tarlaya bırakır. Bu sırada Zeus’un isteğiyle Athena, Hera’yı yanına alarak yürüyüşe çıkmıştır. Bebeği gören Athena, şaşırmış gibi yaparak çocuğu Hera’ya gösterir ve “Haydi, senin memelerinde nasılsa süt var, izin ver de şu küçük yaratık da birazını emsin.” der. Hera, hiç düşünmeden çocuğu emzirmek için kucağına alır. Herakles, tanrıçanın memesini öyle kuvvetli emer ki Hera, duyduğu acıyla bebeği yere fırlatır. Bu arada göğsünden fışkıran süt, gökyüzüne ulaşarak adına Samanyolu (Süt Yolu, Milky Way) denilen yıldız kümesini oluşturur.
Bazı hikayelerde ise, Zeus’un habercisi olan Hermes’in Herakles’i henüz bebekken Olympos’a getirdiğini, onu bizzat Zeus’un, Hera uyurken tanrıçanın göğsünde emzirdiğini ve Hera’nın uyanıp çocuğu itip fırlatmasıyla çocuğun ağzındaki fazla sütün fışkırarak Samanyolu’nu oluşturduğu yazılmaktadır.
Herakles’in Gençliği ve On İki Görevi
Herakles, çok iyi bir eğitim görür ve kendini geliştirir. Amphitryon, ona araba kullanmayı; Eurystos, ok atmayı; Linos da güzel saz çalmayı öğretir. Daha sonra bir kralın kızıyla(Megara) evlenen Herakles’in üç çocuğu dünyaya gelir. Ne yazık ki Hera’nın nefreti, burada da devreye girer ve Herakles’in cinnet geçirmesine sebep olarak çocuklarını öldürmesine yol açar.
Herakles, kendine geldiğinde suçlarından arınmaya çalışır ve Thespios’un yanına giderek ona sığınır. Hera ise, Apollon kahini Pythia aracılığıyla Herakles’e, Eurystheus’un hizmetine girmesi ve Herakles’ten onun verdiği görevleri yerine getirmesini ister. Hera’nın Herakles’e karşı olan nefretini bilen Zeus ise, hem Herakles’in sonsuz üne erişeceğinden emin olmak hem de Hera’yı memnun etmek istediğinden, Herakles’in Tryns kralı Eurystheus’un emrettiği görevleri yapması gerektiğini ve yaptığı taktirde onu ölümsüz yapacağını söyler.
Herakles’in on iki kahramanlığının her birinin takımyıldızlarını isimlendirmekte kullanılan hayvanlardan birine tekabül ettiği düşünülür. Bu isimlerin bir kısmını bugün de kullanmaya devam ediyoruz.
1 – Nemea Aslanı
Eurystheus’un, Herakles’e verdiği ilk görev; Nemea bölgesinde dehşet saçan aslanı öldürmesi olur. Nemea Aslanı, aslında mitolojide geçen diğer yaratıkların, Typhon ile Ekhidna’nın oğlu, Kerberos ve Sfenks’in ise kardeşidir. Herakles, aslanla karşılaştığında oklarının da, büyük tahta sapanının da bir işe yaramadığını anlar. Bu yaratık, aslında postunun delinmez olduğuna inanılan bir yaratıktır. Herakles, canavarı köşeye sıkıştırmayı ve güreşerek yere yıkmayı başarır.
Hayvanı boğarak öldüren Herakles, derisini aslanın pençesiyle yüzerek üstüne giyer. Bu post sayesinde Herakles’e ok işlemez olmuştur. Herakles’in, Yunan resim ve heykellerinde çoğu kez bu ganimeti giyindiği görülür. Hera, aslanı Leo takımyıldızında ölümsüzleştirir. (Nemea yolunda Herakles’i, oğlu aslan tarafından parçalanıp yenmiş fakir bir köylü, Molorkhos, konuk eder. Otuz gün sonra dönüşünde, Molorkhos’un koçunu birlikte Zeus’a sunarlar. Herakles burada Nemea oyunlarını başlatır.)
2 – Lerna Ejderi (Hydra)
Herakles’in ikinci görevi, Hera’nın Argos bölgesindeki Lerna bataklığına saldığı dokuz başlı bir yılanı öldürmekti. Herakles, yaratığı öldürmeye gittiğinde, yılanın bir başını kestiğinde yerine iki tane baş çıktığını anlar. Bu da, görevi üstesinden gelinmez bir hale getirir. Bu da yetmezmiş gibi Hydra’ya eşlik eden dev bir yengeç, Herakles’e ayak bağı olur.
Yengeci ayağıyla ezerek öldüren Herakles, yeğeni İolaus’un yardımıyla yanan meşaleleri Hydra’nın kesilmiş boyunlarını dağlayarak, yerine yeni bir kafa çıkmasını engeller. Hydra’ya asıl gücünü veren ölümsüz son başı da kestikten sonra, Hydra’nın ölümcül zehirle dolu kanına oklarını batırır. Herakles’in attığı bu okların yarası, hiçbir zaman iyileşmez. Herakles, kesik başı da bir kayanın altına gömer. Hera, bu iki canavarı su yılanı ve yengeç takımyıldızları olarak göklere yerleştirir.
3 – Kyreneia Geyiği
Herakles’in ilk iki görevini başarı ile bitirmesine sinirlenen Eurystheus, Herakles’e çok daha zorlu bir görev olan Kyreneia Geyiği’ni yakalama görevini verir. Herakles, Av Tanrıçası Artemis için kutsal olan bu geyiği öldürürse Artemis’in gazabına uğrayacağını bildiğinden geyiğe zarar vermeden yakalamak için bir yıl boyunca kovalar. Sonunda yorgun düşen geyiği yakalar.
Dönüş yolunda Artemis’le karşılaşan Herakles, durumu anlatarak merhamet diler ve geyiği geri getireceğine söz verir. Eurystheus’a götürdüğü geyiği tam teslim edecekken bilerek ipini erken bırakır, böylece geyiğin kaçmasını sağlar. Herakles, hem geyiği getirdiği için görevini tamamlamış olur hem de geyiğin kaçmasına izin vererek Artemis’e verdiği sözü tutmuş olur.
4 – Erymanthos Yaban Domuzu
Herakles’in dördüncü görevi, Arkadia’daki Erymanthos dağında yaşayan ve civardaki köyleri yakıp yıkarak büyük zararlar veren devasa yaban domuzunu canlı olarak yakalamaktır. Keskin dişleri olan domuz, çok tehlikelidir. Herakles, kısa bacaklarına rağmen çok hızlı koşan domuzu karların üstüne sürer ve yorulan hayvanı bir müddet sonra yakalamayı başarır.Yaban domuzunu bağlayarak sırtına atan Herakles, bu halde Mykene’ye ulaştığında dördüncü görevini de başarıyla tamamlamış olur.
5 – Augias’ın Ahırları
Eurystheus’un Herakles’e verdiği beşinci görev, kral Augeias’a ait sığırların konulduğu pis ahırları bir günde temizlemekti. Augeias’ın hayvanları bütün hastalıklara karşı bir çeşit bağışıklığa sahipti ve hayvanların verimleri de çok iyiydi. Sığır ve koyunlarının tutulduğu ahırlar yıllarca temizlenmemiş, onların yaydığı koku ise tüm Peloponnesos’a öldürücü zehir saçmaya başlamıştı.
Herakles, Elealı Menedemos’un tavsiyesi ve İolaos’un yardımıyla ahırın duvarına iki delik açar. Daha sonra yakınlardan geçen Alpheus ve Peneios ya da Menios nehirlerinin yataklarını değiştirerek, nehir sularının ahıra akmasını sağlar. Böylece ahırları hiç uğraşmadan temizlemiş olur.
6 – Stymphalos Gölü’nün Kuşları
Herakles’in altıncı görevi, Stymphalos Gölü’nde yaşayan kuşları yok etmekti. Bu gölde yaşayan ve Ares için kutsal sayılan bu kuşların çelikten gagaları, pençeleri ve tüyleri vardı. Kuşlar Stymphalos Gölü’nün etrafından üreyerek sürüler oluşturur ve çelikten tüylerini insan ve hayvanlara fırlatarak onları öldürürlerdi. Zehir saçan dışkılarıyla da ekinleri küflendirerek zarar verirlerdi.
Herakles, gölün kenarına ulaştığında sayıları çok fazla olan kuşlara ne yapacağını düşünürken Tanrıça Athena, Hephaistos tarafından tunçtan yapılan bir çıngırağı Herakles’e verir. Herakles, bataklığa bakan yüksek bir dağa çıkar ve çıngırağı kullanır. O kadar kuvvetli bir ses çıkar ki tüm kuşlar, korkudan çıldırmış bir şekilde havalanarak gökyüzüne kaçarlar. Kaçanlardan birçoğunu Herakles oklarıyla vurmayı başarır.
7 – Girit Boğası
Herakles’in yedinci görevi, Tethris Nehri’nin suladığı bölgelerde ekinleri köklerinden söküp meyve bahçelerini çevreleyen duvarları yerle bir ederek Girit’te dehşet saçan boğayı yakalamaktır. Herakles, Girit’e gittiğinde Kral Minos ona her türlü yardımı yapmayı teklif eder ancak Herakles, hiçbir yardımı kabul etmez.
Uzun bir mücadeleden sonra boğayı yorup daha sonra kollarıyla kavrayarak yakalar ve Eurystheus’a getirmeyi başarır. Eurystheus, boğayı Hera için kurban etmek ister ancak Hera bunun Herakles’e daha fazla şöhret getireceğini düşündüğünden kabul etmez ve boğayı tekrar serbest bırakırlar.
8 – Diomedes’in Atları
Sekizinci görev, Trakya kralı Diomedes’e ait olan dört vahşi kısrağı yakalamaktır. Diomedes, savaşçı bir halk olarak anılan Bistonelerin hükümdarıydı. Kral, kısrakları demir zincirlerle, tunçtan yapılmış yemliklere bağlar ve masum konuklarını atlara yem ederdi. Herakles, bu görev için kendine aşık olan erkek sevgililerinden, Abderos’tan da yardım ister. Daha sonra, Diomedes’in seyislerini etkisiz hale getirerek, kısrakları yakalar ve onları denize doğru sürerek bir tepecikte bulunan Abderos’a emanet eder. Arkasından gelen Bistonelerle savaşmak için geri dönen Herakles, kral Diomedes’i bir sopayla öldürür ve cesedini atların olduğu yere götürür.
Döndüğünde ise atların Abderos’u da parçalayıp yediklerini görür. Buna çok öfkelenen Herakles, kral Diomedes’in cesedini atlara yem eder. Karınları doyup sakinleşen atları kolay bir şekilde Eurystheus’a götürür.
9 – Amazonlar Kraliçesi Hippolyta’nın Sihirli Kemeri
Herakles’in dokuzuncu görevi, Eurystheus’un kızı Admete’nin isteği üzerine, normalde Ares’e ait olan fakat Amazonların Kraliçesi Hippolyta’nın kullandığı kemeri ele geçirmekti. Herakles ve arkadaşları, bu görevi yerine getirmek üzere gemiyle yola çıkar ve Amazonların limanına varırlar. Çok geçmeden kendisini ziyarete gelen Hippolyte, genç adamın kaslarına hayran kalır ve kemeri duyduğu aşkın bir göstergesi olarak Herakles’e verir. Ancak Amazon kılığına giren Hera, limana gelen bu yabancıların Hippolyte’yi kaçıracakları söylentisini etrafa yayar. Bunun üzerine Amazonlar, gemiyi ablukaya alır. Herakles, bunun üzerine kendisine ihanet edildiğini düşünerek Hippolyte’yi öldürür.
10 – Geryon’un Sürüleri
Herakles’e verilen onuncu görev, Erytheia’da hükümranlık kuran Geryon’un dillere destan sığırlarını hiçbir karşılık ödemeden Eurystheus’a getirmekti. Geryon; üç başlı, altı elli ve belinde bir araya gelen üç gövdeyle dünyaya gelmişti. Geryon’un sığırları, çift başlı köpek Orthos tarafından otlatılmaktaydı. İlk olarak Herakles, çoban köpeği Orthos ile çoban Eurytion’u zeytin ağacından yapılma sopasıyla öldürür. Daha sonra Herakles’in karşısına Geryon çıkar. Saldırıya geçen Geryon’a karşı yerinde sabit kalan Herakles, attığı üç okla Geryon’u alt etmeyi başarır. Bu sırada Geryon’a yardım etmek için gelen Hera da payını almıştır. Herakles, onu sağ göğsüne attığı okla kaçırmayı başarmıştır.
11 – Hesperidlerin Altın Elmaları
Kendisine verilen on görevi, sekiz yıl gibi bir sürede bitiren Herakles’in ikinci ve beşinci görevini saymayan Eurystheus, ona iki görev daha verir. Herakles’in on birinci görevi ise, Hera’nın kutsal bahçesinde bulunan altın elma ağacından bir meyveyi getirmektir. Bu bahçe Atlas Dağı’nın altında bulunur ve Atlas’a ait binlerce at burada dinlenirdi. Atlas’ın kızları yani Hesperidlerin, bahçeye girip elmaları çalması yüzünden Hera, bu ağaçları koruması için korkunç bir canavar olan Ladon’u görevlendirir. Ayrıca Atlas da bahçeyi sahiplenir ve onları korumayı kendine görev bilirdi.
Herakles, yolculuğu sırasında ak saçlı, yaşlı Deniz Tanrısı Nereus’u bulur ve ona altın elmalara nasıl ulaşacağını sorar. Bu bilgiyi almak için şekil değiştirmekte çok usta olan Nereus’u sıkıca yakalayan Herakles, tanrının geçirdiği birçok değişikliğe rağmen ona sarılmayı bırakmaz. Sonunda Nereus, Herakles’e elmaları kendi eliyle toplamamasını, Atlas’a toplatması gerektiğini tembihler.
Herakles, bahçeye ulaşır ulaşmaz Atlas’ın yanına gider ve Eurystheus’a götürmek için elmaları kendisi yerine toplamasını ister. Atlas’ın görevi, gök kubbeyi taşımak olduğundan birkaç saatlik rahatlama için yapamayacağı şey yoktur. Gök kubbeyi Herakles’e devreder ve elmaları toplamaya gider. Ne var ki elmayla dönen Atlas’a özgürlük çok cazip gelir ve elmaları Eurystheus’a kendi götürmek istediğini söyler. Herakles ise, kurnazca davranak bu isteği kabul etmiş gibi davranır fakat başının altına bir destek almak için Atlas’tan yükü kısa bir süreliğine tutmasını ister. Herakles’e inanan Atlas, elmaları yere bırakır ve gök kubbeyi tekrar omuzlar. Bunu fırsat bilen Herakles ise, elmaları yerden alarak hemen oradan uzaklaşır.
12 – Kerberos’un Ölüler Ülkesi’nden Kaçırılması
Herakles’e verilen en son görev, aynı zamanda en zoruydu. Herakles’ten, Tartaros’taki üç başlı köpek Kerberos’u çıkarıp yeryüzüne getirmesi istenir. Herakles, Lakonia sınırları içerisinde bulunan Tainarum’dan Tartaros’a iner ve Hades’ten Kerberos’u ister. Hades ise alaycı bir gülümsemeyle savaşçıya dönerek: “Eğer onu, sopanı ve oklarını kullanmadan yenmeyi başarırsan Kerberos senindir.” der.
Herakles, Akheron kapılarına zincirlenmiş olan Kerberos’un yanına gider ve hemen yaratığın boynuna sıkıca sarılır. Bu hamleye karşı Kerberos, korkunç dikenlerle kaplı olan kuyruğuyla Herakles’e saldırmaya çalışır ancak üzerindeki aslan postu sayesinde Herakles, bu saldırılardan kurtulur. Yaratık pes edene kadar boğazını sıkmaya devam eder ve en sonunda Kerberos dayanamaz ve pes eder. Kerberos’u yanına alan Herakles onu Eurystheus’a teslim ederek görevini tamamlar.
Herakles’in Ölümü
Kendisine verilen görevleri yerine getirdikten sonra Thebai’ye dönen Herakles, o sırada otuz üç yaşına basmış olan Megara’yı, birlikteliklerinin kendisine uğursuzluk getirdiğini ileri sürerek yeğeni İolaos ile evlendirir. Kendine de daha fazla talih getireceğine inandığı genç bir eş aramaya koyulur.
Daha sonra Herakles, kral Oineus’un kızı Deianeria ile evlenir. Deianeria ile Evenos Nehri’ne gelirler ve orada tanrılar tarafından nehrin kayıkçısı olarak seçildiğini söyleyen Kentaurlardan Nessos ile karşılaşırlar. Deianeria’yı sağ salim karşı kıyıya geçirirken, Herakles de nehri geçmek için yüzmeye başlar. Ne var ki pazarlıkta anlaşılmasına rağmen Herakles’in sopasını ve yayını nehrin karşısına fırlattığını gören Nessos, verdiği sözden döner ve Deianeira’yı bıraktığı kıyıya dönerek genç kadına sahip olmaya çalışır. Eşini kurtarmak için yayını alan Herakles, Nessos’a doğru nişan alır ve yarım millik bir mesafeden onu göğüsünden vurur.
Nessos, Deianera’ya dönerek: “Eğer yere dökülen tohumları toplar ve yaramdan akan kanla karıştırıp, biraz da zeytinyağı ilave edersen bir aşk iksiri elde edeceksin. Bu karışımı onun gömleğine sürdüğünde artık kocanın seni aldatacağından hiç korkma!” der.
Deianeria, hayatını Trakhis’te, Herakles’in kendisini aldatmasından bıkmış olarak sürdürürken aşk iksirini kullanmaya karar verir. Herakles’in seramonide giyeceği tuniği örmeye başlar ve bitirdiğinde iksiri tuniğe sürer. Herakles tuniği giydiğinde, vücut ısısı zehri hareketlendirerek derisine yapışıp yakmasına neden olur. Herakles, duyduğu acıyla tuniği ve onunla birlikte derisini de soyup çıkarır. Herakles, acısını ancak ölümün yatıştırabileceğini düşünür. Cenaze için odunları yayar ve üzerlerinde uzanır.
Yanan meşale, odunlara değer değmez. Bir yıldırım açık gökyüzünde parlayarak odunlara çarpar ve ortaya çıkan bir bulut Herakles’i sararak onu Olympos Dağı’na taşır. Zeus, sözünü tutmuş ve Herakles ölümsüz olmuştur.
Yararlanılan Kaynaklar
- Arthur Cotterell ve Rachel Storm-Dünya Mitoloji Ansiklopedisi
- Andre Bonnard-Antik Yunan Uygarlığı
- Colette Estin-Yunan ve Roma Mitolojisi
- Robert Graves- Yunan Mitleri
- Donna Rosenberg-Dünya Mitolojisi
- Azra Erhat-Mitoloji Sözlüğü
Çocukluk kahramanımız Herkül’ü birde sizin akıcı anlatımınız ile okumak o günleri canlandırdı zihnimde. Yine yalın, net ve sade anlatımınız konuda odaklanmayı hat safhada tutuyor. Emeği geçen herkese bu başlık altında anlatılanlar için çok teşekkür ederim. İyi çalışmalar…
Ya mitolojiye hayranım ciddi anlamda hayranım, özellikle yarı tanrılara hayranım, zaten herkül inanılmaz güçlü biri zeus ta sözünü tutup onu Olympos dağına almış
bilgilendirici bir yazı olmuş, hepimiz sadece herkül ismini biliyoruz, ama herakles ismide var
Bu konu ilgimi çekti güzel bir derleme olmuş fantastik kitap bakınıp aynı zamanda okunabilir veya araştırılabilir net tarihi tabiki.