Artemis Yunan dinsel düşüncesinde, en eski ve kendine has özelliği olan tanrıçalardan biri olarak değer görür. Zeus’un kızı ve Apollon’un kız kardeşi olmasına karşın Artemis adı Yunanca bir adlandırma değildir. Birçok etimolog bu kelime hakkında değişik açıklamalarda bulunmuş ama hiçbiri diğerleri tarafından onaylanmamıştır. Taşıdığı özelliklerden dolayı diğer pek çok tanrı ile özdeşleştirilen, pek çok sıfatla onurlandırılan Artemis, Anadolu ve Yunanistan’da yoğun bir şekilde tapınım görmüş bir tanrıçadır.
Helenistik çağ öncesi Yunan, Kuzey Anadolu ve Girit’te yaşayan halklar tarafından tapınılmış olan Artemis’in hayvanlarla beraber olan betimi en eski çağlara dayanan ünlü Girit mühürlerinde ve bazı anıtlarda görülür. Artemis’e geniş bir coğrafyada farklı dilleri konuşan insanlar tarafından tapınıldığı için birçok farklı ismi olmuştur. Örneğin; Frigya’da onun adı, boyunduruğu altına aldığı aslanlara arabasını çektiren Kybele’dir. Kapadokya’da ise “Ma” ismini almıştır.
Artemis’in Doğuşu
Yunan mitolojisinde Zeus ve Leto’nun ilişkisi sonucu Artemis ve Apollon doğmuştur. Zeus’un Leto ile ilişkisini kıskanan Hera, Leto’yu her yerde takip etmesi için Phthon’u görevlendirir hem de ”Güneşin doğduğu bütün yerlerde doğuramasın” diyerek Leto’nun doğum yapmasını engellemek ister. Fakat Zeus Leto’yu bir bıldırcına çevirerek onun kaçmasını sağlar.
Doğum yapabilmek için tüm dünyayı dolaşan Leto’ya Poseidon yardımcı olur. Poseidon üç uçlu yabasını denize vurarak denizden yükselttiği Delos Adasını ve Leto’yu dalgadan bir kubbeyle koruma altına alır. Daha sonra Apollon ve Artemis’in doğuşu, Deloslu Apollon’a Övgü’de şöyle anlatılır;
Selam sana, ey ulu Leto,
Bu parlak çocukların anası, mutlu ana,
sensin kral Apollon’u, okçu Artemis’i
doğuran,
kayalı Delos’ta doğurduydun oğlunu,
vermiştin sırtını koca dağa, Kynthos’un
sarp eteklerine,
kızını Ortygie’de doğurduydun,
İnopos akıntılarının orada,
bir Fenike ağacı dibinde.
…….
Artemis’in Nitelikleri
-Henüz üç yaşında bir çocukken, kızını dizlerinin üzerine oturtan Zeus, kendisinden hediye olarak ne istediğini sormuştu ona. Artemis hemen babasına isteklerini sıraladı: “Lütfen sonsuza dek bakire kalmama izin ver; Apollon’unki kadar çok isim ver; onunki gibi yay, meşale gibi yanan oklar ve yıldırım ver. Avlanabilmem için dizlerime kadar uzanan safran elbiselerle kuşat. Altmış tane, aynı yaşta deniz perisi hizmetimi görsün. Avlanmadığını zamanlarda çizmelerimi parlatmaları ve köpeklerimi doyurmaları için yirmi nehir perisi bağışla. Ve son olarak da istediğin şehirleri ver, ama çoğunlukla dağlarda yaşayacağım için bir tane şehir yeterli. Ne yazık ki, annem Leto’dan sancısız bir şekilde doğduğum için doğum sancısı çeken kadınlar beni her zaman yardıma çağıracaklar, bu yüzden Fatalar beni Doğum Tanrıçası yaptılar.”-
Aynı kardeşi Apollon gibi ok ve yay kuşanmış bir şekilde tasvir edilen Artemis ay tanrıçası olarak da bilinmektedir. Ayrıca ölümlülere salgın hastalıklar ya da ani ölümler gönderme ve hastalıkları iyileştirme gücüne sahiptir. Artemis’in bu niteliklerini Homeros İlyada’sında şu şekilde belirtir:
Böyle dedi, Tydeusoğlu da birazcık geriledi,
attığını vuran Apollon’un öfkesinden korkmuştu.
Apollon çekti aldı kalabalıktan Aineias’ı,
götürdü kodu tapınaklı kutsal kaleye.
Orada, ok saçan Artemis’le Leto,
iç tapınakta iyi ettiler onu,
geri verdiler sağlığını, ününü.
Çok yönlü bir tanrıça olan Artemis, doğa tanrısı olarak hayvanların efendisiydi. Bu niteliğinden dolayı pek çok hayvan türü onun için kutsal sayılmaktaydı.

Tanrıçanın bu özelliği Truva Savaşı’nın başlangıcında da anlatılmaktadır. Menelaus ve kardeşi Miken kralı Agamemnon önderliğinde hazırlanan donanma yelken açmaya hazırlandığı sırada rüzgar aniden kesiliverir. Kahin bu durgunluğun Artemis’in öfkesinden kaynaklandığını, Agamemnon’un Artemis’e adanmış olan bir hayvanı öldürmekle ona karşı suç işlediğini söyler. Artemis’in öfkesi, ancak Agamemnon kendi kızı İphigeneia’yı ona kurban ederse yatışacaktır. Agamemnon baskılara dayanamaz ve kızının kurban edilmesinde rahiplik etmek zorunda kalır. Artemis’in öfkesinin dinmesiyle gemiler tekrar yola koyulabilir. İphigeneia’nın kurban edilişi hakkında söylenen bir başka hikayede ise Artemis sonunda genç kıza acımış, onun yerine bir maral(geyik) koymuş, sonra kendi rahibesi olmak üzere onu alıp Tauris’e götürmüştür.

Artemis tarafından cezalandırılan bir diğer ölümlü ise Aktaion’dur. O da avlandığı sırada tanrıçayı banyo yaparken görme bahtsızlığına uğramıştır. Artemis onu bir geyiğe çevirmiş ve kendi köpeklerine parçalatmıştır. Hikayenin başka bir versiyonunda ise Aktaion’un bir geyik derisi altına gizlenerek tanrıçanın yanına yaklaşmaya çalıştığı anlatılır.

İlyada’da sözü edilen efsanelerde de Artemis doğa güçlerini ve özellikle hayvanları elinde tutan “potnia theron” olarak gösterilir.
Dinleyin, dostlar, anlatayım size,
aklımda cok eski bir olay var:
Kuretlerle savaşa dayanıklı Aitollar,
Kalydon dolaylarında savaşır boğuşurlar.
Aitollar guzel Kalydon ilini savunur canla başla,
Kuretlerse Kalydon’u almak icin yanar tutuşurlar.
Altın tahtlı Artemis iş acar başlarına;
sunmadı, diye bahcesindeki taze meyveleri,
cok icerlemiştir Oineus’a.
Obur tanrılar yuzluk kurbanların tadını cıkarır,
ulu Zeus’un kızıysa alamaz payını,
Oineus ya unutmuş ya da akıl edememiştir,
buyuk bir suc işlemiştir yureğinde.
Kızar okcu tanrıca, Zeus’un kızı,
bir yabandomuzu salar, ak dişli bir canavar,
hayvan girer altust eder bahceyi,
koca ağacları soker dibinden,
kokleriyle, meyveleriyle yere serer.

Diğer taraftan Artemis, ırmak gibi akan suların yanı sıra, göl ve bataklık gibi durgun sulara, nemli alanlara da egemendi. Özellikle kıyılar, limanlar ve denizcilik onun özel hakimiyet alanını oluşturuyordu.
Artemis Anadolu ve Yunanistan’da yoğun şekilde tapınım gören çok yönlü bir tanrıça olup doğanın birçok özelliğini bünyesinde birleştirir. Bundan ötürü tanrıçanın, pek çok yerde farklı niteliklerine rastlanmaktadır. Örneğin Artemis Agrotera, şehir dışında açık alanların ve kırların tanrıçasıdır, küçük canlılarla özellikle de genç insanlarla ilişkilendirilmiştir. Aigeira kentinde, Artemis Agrotera’nın tapınağı bulunmaktadır. Bir diğer örnek ise Artemis Alpheiousa’dır. Alpheiousa, kaynak sularının doğuşu ve büyümesi ile tanrıçanın nehirlerle olan ilgilisini gösterir. Artemis’in bunlar gibi pek çok yerel kültü bulunmaktadır.
Efesli Artemis
Ephesos kazıları sırasında bulunan çok memeli Artemis heykelleri arkeolojide olduğu kadar dünya din tarihinde de çığır açmıştır. Çünkü bu figürlerin Avrupa müzelerinde tek tük örnekleri olsa da Efes’e özgü olduğu daha önceden bilinmiyordu. Efesli Artemis’in kaynağı hiç şüphe yok ki Anadolulu Ana Tanrıçadır. Sümerlilerden önce var olduğu Çatalhöyük kazılarından anlaşılan ve Sümerlilerce Ma ya da Marienna, Hititlerce Kupapa, Kubaba ya da Hepa, Suriye’den Arabistan’a kadar olan bölgede Lat, Girit’te Rhea, Phrygia’da Kybele, Lykia’da Leto olarak adlandırılan bu büyük bereket tanrıçasının Efes’e ne zaman geldiği kesinlikle saptanamasa da değişik kültlerin etkisi altında çeşitli evreler geçirerek Efesli Artemis haline dönüştüğü çok açıktır.
Yararlanılan Kaynaklar
- Arthur Cotterell&RachelStorm – Büyük Dünya Mitoloji Ansiklopedisi
- Robert Graves – Yunan Mitleri
- Yusuf Albayrak – Anadolu’da Artemis Kültü (Doktara Tezi)
- Azra Erhat – Hesiodos (Eseri ve Kaynakları)
- Homeros – İlyada (Can Yayınları)
- Halikarnas Balıkçısı – Anadolu Efsaneleri