Zeus ile Leto’nun birlikteliğinden doğan Apollon, aynı zamanda güzel tanrıça Artemis’in ikiz kardeşidir. Artemis adı gibi Apollon adının da Yunanca olmadığı ve bu iki tanrının Anadolu’dan geldiği bilinmektedir.
Homeros’un İlyada’sında Apollon, Anadolu ile ilgisi yüzünden Troyalıları tutan bir tanrıdır ve Troya’nın Pergamos Kalesi’nde bir tapınağı bulunan Apollon’un İlyada’da başlıca sıfatı “Lykialı” dır. Sonraları kültü Delphoi’da merkezlenip Yunanistan’ın ve Yunan varlığının baş temsilcisi sayılacak olan Işık ve Güneş Tanrısı Phoibos Apollon’un, Anadolu kaynaklı bir tanrı olduğu İlyada’da anlaşılır. Apollon’un iki büyük niteliği vardır: okçuluk ve hekimlik. İlyada’nın başında Akha ordusunun kırılmasına yol açan salgın, Apollon’dan gelmedir (I, 43-53). Tanrı dokuz gün, dokuz gece ordunun üstüne zehirli oklarını yağdırıp rahibinin öcünü alır. Rahibi Khryses’le tanrı arasında bölgesel bir bağlılık yar. Adı “Khryseli” anlamına gelen Khryses, Apollon Tanrı’ya şöyle yakarıyor:
“Ey Khryse’yi, kutsal Killa’yı koruyan, gümüş yaylı,
Tenedos’un güçlü kral, Smintheus, dinle beni!”
Eski zamanlardan beri bu adın köken ve anlamına ilişkin açıklamalar yapılmaya çalışılmış; “Apollon” yani cezalandırmak ya da “apello” defetmek, kötülüğü önleyip korumak anlamına gelen fiiller kullanılmış fakat Yunanlılar bile bu adın anlamını tam olarak bilemediklerinden tanrının özü anlamını belirtmek için “Phoibos” ek adını takmışlardır. Phobios belli, parlak demektir ve tanrının ışık saçan aydınlık varlığını dile getirir.

Apollon’un Nitelikleri

İlyada’nın ilk dizelerinde okçu tanrı olarak karşımıza çıkan Apollon’un okçu ve yaman okçu oluşu onun doğu ile ilişkisini daha da pekiştirir. Apollon’un Olympos’a ilk ayak bastığı gün diğer tanrıların yerinden fırlamaları da bundandır çünkü Yunanlıların ödleri kopardı Doğulu okçulardan. İlyada’nın konusu Akhilleus ile Agamemnon arasındaki kavga ise, bu kavganın nedeni de Apollon’un öfkesidir. İlyada’da şu şekilde aktarılmıştır tanrının bu öfkesi:
“……..
indi Olympos’un doruklarından,
köpürmüş, öfkeli.
Omuzlarında yayı, iki ucu kapalı okluğu.
Kımıldandı mı, oklar omzunda
şangırdıyordu,
kızgın tanrı yürüyordu gece gibi.
Yerleşti gemilerin ardına, saldı okunu,
bir vınlama çıktı gümüş yaydan,
korkunc, acı.
Önce katırların, köpeklerin düştü peşine,
sonra saldı bir sivri ok insanların üstüne.
Kavruluyordu birbiri peşi sıra bir yığın ölü.
Ordu icine tanrının okları yağdı tam dokuz
gün.
……..”
Apollon ve Artemis’in yay ve ok konusundaki yetenekleri onlara büyük bir üstünlük sağlar ve birçok efsanede bu yetilerinden faydalanırlar. Onların okuyla ölmek ansızın tatlı bir ölüme kavuşmak anlamına gelir.
Apollon birçok yöre ve bölgede farklı kimlikler altında tapınım görmekteydi. En çok bahsi geçen kimlikleri ise; müzik, kahin, yasa koyucu, ışık, kapıların koruyucusu, sağlık ve aranma ile ölümsüz genç erkek ve güzellik tanrısı kimliğidir.
Müzik Tanrısı

Apollon’un en çok bilinen niteliklerinden biri müzik tanrısı kimliğidir. Apollon’un bu kimliği, tıbbın ve sağlığın tanrısı sayılan Asklepion ile bebek Hermes mythosu ile ilişkilidir. Tıbta çok ilerlemiş olan Asklepion ölüleri dirilttiği için Zeus tarafından öldürülür. Bunun üzerine Zeus’tan öç almak için Kyklopları öldüren Apollon bir yıl süre ile kral Admettos’un yanında çoban olarak çalışmak üzere cezalandırılır. Bu yüzden Apollon’un bu dönemdeki kimliği çoban Apollon (Apollon Nomios)’dur. Apollon’un sürülerini bebek Hermes çalar. Zeus’a şikayet edilen Hermes, Artemis’in ısrarlarına dayanamayarak sürüden sadece iki ineği öldürüp bunları Olympos’un oniki tanrısı için oniki parçaya ayırdığını söyler. Apollon’un onikinci tanrı kim sorusuna ise yanıtı “ben hizmetkarınız” olur. Bu yanıtın ardından ortamı yumuşatmak için kaplumbağa kabuğu, öldürdüğü hayvan boynuzları ve bağırsaklarından yaptığı lyrayı çalmaya başlar. Bu telli saza hayran kalan Apollon, lyrayı kendisine vermesi ve çalmayı öğretmesi koşulu ile Hermes’i affeder. Bu mythosla Apollon, çoban Apollon kimliğinden, müzik tanrısı Apollon kimliğine geçer ve müziğin, dansın, şiirin tanrısı tüm güzel sanatların ve bunlarla ilişkili esin tanrıçaları, dokuz Mousa’nın da tanrısı olur.
Kahin Tanrı
Apollon’un bir diğer bilinen niteliği de kahin tanrı kimliğidir. Bu kimliğini annesinin amansız düşmanı olan Python’u öldürmesi sonucunda kazanmıştır ve bir övgüde şu şekilde dile getirilmiştir.

Apollon doğar doğmaz, başının üstünde kuğu kuşları uçuşmaya başlamış, tanrı Zeus da oğluna kuğuların çektiği bir araba, başına bir altın külah ve eline de bir rebap vermiş, gidip Yunanistan’da bir tapınak kurmasını buyurmuş. Ama kuğular onu Hyperbore’liler ülkesine uçurmuşlar. Orada bayram ve şenlikler içinde yaşamış, sonra Yunanistan’a gelmiş. Önce Boiotia’da Telphusa pınarının yanı başında kurmak istemiş tapınağını, periden izin alamayınca (Telphusa), Korintos körfezinin kuzeyinde, Parnassos dağının eteğinde yer yer ormanlarla örtülü yemyeşil bir ovaya inmiş, burada tanrıça Themis’e adanmış bir sunak varmış, tanrıça kehanet verirmiş o sunakta. Ne var ki bölgeyi bir ejder kasıp kavurmakta, Python denilen bir canavar ekinlerin hepsini yok etmekteymiş. Efsaneye göre bu ejderi Hera salmışmış Leto ile çocuklarının başına. Apollon Python’u öldürür ve büyük bilicilik merkezini de ejderi öldürdüğü yerde kurar. Pytho diye anılan bu merkez sonradan Delphoi adını almıştır. Tanrı canavar da olsa bir cana kıydığı için arınmak zorunda kalmış, bir süre Tesalya’da Admetos’a sığırtmaçlık etmiş (Admetos); başka bir anlatıma göre Admetos’un yanındaki uşaklığı Kyklops’u öldürdüğünden dolayıdır (Kyklop’lar); dönüşünde de Pytho yarışmalarını kurmuş. Delphoi tapınağında dünyanın göbeği sayılan bir çukurun üstüne bir üçayak yerleştirilmiş, tanrının bilici kadını Pythia bu üçayak üstüne oturarak ve çukurdan yükselen gazlarla kendinden geçerek fal verirmiş. Bu falcılık, bilicilik sanatıyla Delphoi tapınağının ne hazineler topladığı dillere destan olmuştu.
Sağlık Tanrısı
Apollon sağlık ve arınma tanrısı olarak da bilinmektedir. Strabon, Artemis’e Miletos ve Delos’ta sağlık tanrısı kimliğinde tapınıldığını belirtmiştir. Oklarının hastalıkları uzaklaştırdığına inanıldığı için özellikle vebadan ve koleradan korunmak için kentlerin giriş kapılarına okçu Apollon heykelleri dikildiği bilinmektedir. Aynı zamanda sağlık tanrısı Asklepios’un babası idi.
Apollon ölümsüz gençliğin ve erkek güzelliğinin de tanrısıdır. Tanrıların en güzeli olarak bilinir ve bu kimliğiyle bir çok eserde genç, güzel, mavi gözlü ve sakalsız olarak betimlenir.
Apollon ve Marsyas
Apollon’un tanrıça Kybele’nin hizmetkarlarından Satyr Marsyas arasında geçen efsaneye göre; günün birinde Athena geyik kemiğinden yaptığı flütü Olymposluların bulunduğu bir şölende çalar. Herkes müziğe hayran kalır ancak Hera ile Afrodit ellerini ağızlarına kapatıp kendisine bakarak gülmeye başlarlar. Buna bir anlama veremeyen Athena yalnız başına Phrygia ormanına giderek flütü bir derenin kenarında çalmaya başlar. Sudaki yansımasına baktığında iki tanrıçanın kendisine neden güldüğünü anlar. Flütü çalarken moraran suratı ve şişen yanaklarıyla o kadar çirkin ve gülünç görünür ki, flütü fırlatıp atar ve bu flütü alacak olana da lanet okur.

Bir gün Satyr Marsyas dolaşırken ayağı bir flüte takılır ve Athena’nın hatırasından esinlenen flüt kendi kendine çalmaya başlar. Köylüler kendisini dinledikten sonra onun çalgıdan çıkardıkları müziği öve öve bitiremezler hatta daha da ileri giderek Apollon’un kendi liriyle bile bundan daha iyi çalamayacağını söylerler. Bir ölümlünün tanrıdan bile daha iyi meziyetlere sahip olduğu dedikodusu bir Olymposlu’nun katlanamayacağı bir hakaret olduğundan Apollon Marysyas’ı yarışmaya davet eder. Yarışmaya göre kazanan kaybedene istediği cezayı verebilecekti. Marsyas yarışmaya razı olur ve Apollon’da Müzleri hakemlik yapmaları için görevlendirir. Her iki çalgıdan çıkan melodilerle kendinden geçen Müzler galibi belirleyemedi ve yarışma berabere sona erdi. Apollon tekrardan meydan okuyarak “Her kim çalgısını ters çevirip hem çalar hem de şarkı söyleyebilirse, yarışmanın galibi o olsun” der. Bu durum bir flüt için asla geçerli olamayacağı için Marsyas kaybeder yarışmayı. Apollon ise lirini ters çevirip Olymposluları ve Müzleri öven şarkıları çalıp söyler ve sonuçta yarışmayı kazanır. Apollon cezayı verirken o takındığı sevimlilik maskesini çıkarır ve bir sanatçıdan asla beklenemeyecek kadar ağır bir ceza verir Marsyas’a. Canlı canlı derisini yüzüp zavallı ölümlüyü çam ağacına (bazıları ardıç ağacı olduğunu ileri sürerler) çiviler. Ağacın bulunduğu yerin yanındaki akan nehir hala Marsyas’ın adıyla anılır.
Yararlanılan Kaynaklar
- Robert Graves – Yunan Mitolojisi
- Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
- Serkan Çelik – Apollon ve Müzik (Doktora Tezi)
- Tayyar Güldal – Anadolu’da Apollon Kültür (Yüksek Lisans Tezi)
- Homeros – İlyada (Can Yayınları)