Zeus ile Maia’nın oğlu olan Hermes tanrıların en kurnazı ve hızlısı olarak bilinmektedir. Bu kurnaz tanrının Roma mitolojisindeki karşılığı Merkür’dür. 7 telli liri ve kavalı icat eden Hermes, Zeus’un habercisi olarak görev yapar. Ticaret yapanlara kılavuzluk etmek ve dünyanın neresinde olursa olsun yolcuların özgür hakkını korumak gibi görevleri de vardır. Önemli görevlerinden biri de ölenleri ruhlarını yer altı ülkesine götürmektir.
Hermes’in Doğuşu ve Efsanesi
Hermes, Titanlar soyundan gelen Atlas’ın kızı Maia ile Zeus’un birleşmesinden doğmuştur. Hermes’in en önemli efsanesi, doğuşu ve ömrünün ilk günleriyle ilgilidir.
Hermes, Kyllene Dağı’nda doğduğunda annesi Maia tarafından kundaklanır ve bir beşiğe yatırılır. Şaşırtıcı bir hızla büyüyen Hermes, kundağından kurtularak olağanüstü işlere giriştiği maceralarla dolu hayat serüvenine başlar. Mağaradan çıkar çıkmaz bir kaplumbağa görür ve aklına bir fikir gelir. Kaplumbağayı yakalayıp öldüren Hermes, kabuğunu boşaltır ve koyun bağırsağından 7 tel gererek ilk 7 telli lirini yapar. Kısa sürede lirini ayarlayıp babası ve annesi onuruna güzel şarkılar söyler.
Apollon’un Sürüleri
Hermes 7 telli liri yaptıktan sonra başka arayışlar içine girer. Eti özleyen bebek tanrı, Apollon’un sığırlarını çalmak için bir plan yapar. Hermes, izlerini gizlemek için hasırdan sandalet örüp onu giyer ve 50 baş hayvanı kendi düz, sığırların ise yüzleri ona bakacak şekilde geriye doğru yürütür. Bereketli bir bağda çalışan yaşlı bir adam Hermes’in sürülerini fark eder. Hermes, onu gördüğünü kimseye söylemezse üzüm hasatının çok iyi olacağına söz verir.
Şafakta, Hermes inekleri besler ve onlar için bir barınak bulur. Daha sonra sığırların ikisini 12 parçaya bölüp tanrılara sunar. Kendi ise o tanrılardan biri olduğu için etlerin hiçbirini yemez ancak aromanın tadını çıkarır. Yaptıklarına dair tüm kanıtları yok ettikten sonra annesine geri dönen Hermes, beşiğine girer ve çaresiz bir bebek gibi davranır ancak annesi Maia, Hermes’e kanmayarak ona kızar. Hermes ise zeki sözlerle hırsızların prensi olacağına ve her ikisinin de Olympos tanrıları arasında onur ve zenginlik kazanacağına dair güvence verir.
Sığırlarının kaybolması konusunda endişeli olan Apollon, bağda dolaşan yaşlı adama sorular sorar ve yaşlı adam ona bir sürüyü geriye doğru süren bir çocuk gördüğünü söyler. Apollon mağarayı bulur ve masum görünmeye çalışan bebeğe bakar. Çevreyi aradıktan sonra acilen çocuğu çalıntı sığırlar hakkında sorgular. Hermes ise hiçbir şey bilmediğini iddia eder. Daha dün doğduğundan böyle bir suç işlemesi imkansız gözüküyordur fakat buna inanmayan Apollon, adaleti Zeus’ta arayacağını söyler.
Apollon sığırlarının çalınmasıyla ilgili gerçekleri doğru bir şekilde anlatır. Hermes’in cevabı ise yalanlarla doludur ve kesinlikle masum olduğuna dair güçlü yeminler eder. Zeus ise Hermes’in inkarlarını duyunca güler ve Apollon’u sığırları sakladığı yere götürmesini emreder.
Hermes, Apollon’u sığırların yanına götürürken icat ettiği 7 telli lirini de alır. Bu çalgıyı çaldığında ise Apollon lirin sesine hayran kalır ve bu telli çalgının 50 ineğe değeceğini söyler. Hermes’in tanrıların elçisi olacağına ve annesiyle birlikte ölümsüzler arasında ünlü olacağına söz verir. Hermes buna karşılık 7 telli lirini Apollon’a vererek onun müzik sanatının ustası olması gerektiğine hükmeder ve anlaşarak ikiside Olympos’a geri döner.
Hermes’in Kavalı
Bir süre sonra Hermes kamıştan bir kaval yapar ve bu kez de başka bir melodi çalmaya başlar. Bu sese de hayran kalan Apollon, Hermes’e eğer kavalı bana verirsen sana bunun karşılığında sürülerimi otlattığım altın değneğimi veririm böylece bütün sürülerin ve çobanların tanrısı olursun der. Ancak Hermes kavalın değnekten daha değerli olduğunu değneğin yanında kehanette bulunmayı da öğretirsen istediğin şeyi veririm der. Apollon “Bunun yapamam,” der, “Ancak benim Parnassos’ da yaşayan yaşlı bakıcılarım Thrialara gidersen onlar sana çakıl taşlarına bakarak kehanette bulunmayı öğretirler.
Nitelikleri
İki tanrı el sıkışılar ve Apollon, Hermes’i de yanına alarak Olympos’a götürür ve olan biten her şeyi Zeus’a anlatır. Zeus ise Hermes’i uyararak bundan sonra başkasının sahip olduğu şeylere saygılı olmasını ve yalan söylememesini ister. Hermes ise Zeus’a “beni kendi habercin yap bu şekilde bütün kutsal eşyalardan sorumlu olur ve gerçeği tamamen anlatmanın dışında asla yalan söylemem” der. Zeus ise gülerek ” bundan sonra senin görevin anlaşmalar yapmak, ticaret yapanlara kılavuzluk etmek ve dünyanın neresinde olursan ol yolcuların özgür hakkını korumaktır” der. Hermes bunları kabul ettikten sonra Zeus ona herkesin saygı duymasını emrettiği beyaz şeritli bir haberci değneği, yağmurdan korunması için başlığı ve rüzgarların yardımıyla çabuk hareket edebilmesi için de altından kanatlı sandaletler verir.
Daha sonra Thrialar, Hermes’e bir çanak sudaki çakıl taşlarından kehanette bulunmayı öğretirler. Hades’te, altın değneğini ölenlerin gözlerin kapatarak onların ruhlarını nazikçe toplaması için elçi olarak görevlendirir.
Hermes genellikle geniş kenarlı bir şapka takan, kanatlı sandaletler giyen ve başında taç şeklinde iki yılan olan genç bir adam şeklinde tasvir edilir.
Hermes’in tepesinde bir büst ve ön tarafında öne fırlamış bir cinsel organ bulunan dört köşeli sütunu, Yunanlılarca bilinen bir imgedir. Çünkü büstler kentte ve kırsal kesimlerde yol ayrımlarında bulunurdu. Ayrıca bu büstler bir kişinin toprağını başka birinden ayıran kutsal işaret olarak temel bir göreve sahipti.
İlyada Destanı’nda Hermes
Truva Savaş’ında Kral Priamos’un, oğlu Hektor’un cesedini Akhilleus’tan alabilmesi Hermes’in kılavuzluğuna sayesinde olur. Homeros bu olayı şu aşağıdaki gibi anlatmıştır:
…..
Kentten aşağı inip varınca ovaya,
oğulları, damatları bile döndü İlyon’a gerisin geri,
kalmıştı ovada kala kala iki adam.
Zeus’un gözünden kaçmadı bu, acıdı ihtiyara,
Seslendi sevgili oğlu Hermeias’a, dedi ki:
“En çok sen seversin yoldaşlık etmeyi bir insana,
Canla başla dinlersin hoşuna gideni,
Hadi götür Priamos’u Akhaların koca karınlı gemilerine,
öyle götür ki, hiçbir Danaolu görmesin onu,
görmesin kimse, Peleusoğlu’nun yanına varmadan o.”
Zeus böyle dedi, Argos’u öldüren tanrı dinledi onu.
O saat bağladı ayaklarına güzel sandallarını.
Bu tanrısal altın sandalları giyince o,
Rüzgarlarla bir olur, uçardı sularda, sonsuz toprakta.
Güçlü tanrı aldı değneğini eline, uçtu,
bu değnekle kapardı gözlerini insanların,
ya da isterse uyandırırdı uyuyanları.
….
Hermaphroditos (Hermafrodit)
Hermes’in ile Afrodit’in birleşmesinden çift cinsiyetli yaratık Hermaphroditos doğar. Hermes’in oğlu Hermaphroditos, kadınsı göğüsleri ve uzun saçları olan bir gençti. Hermaphroditos masalını Azra Erhat şu şekilde anlatmıştır:
Bodrum’un hemen yanında, deniz kıyısında, bir zamanlar ‘Salınakis’ denilen, bugün ‘Bardakçı’ diye anılan yerde, gökten düşme bir cennet parçası gibi küçücük, berrak bir göl varmış. Mersin ve yabani sakız ağaçları bu göle yeşil bir çelenk olurlarmış. Bu güzel gölde Salmakis adlı bir su perisi yaşarmış. İşi gücü gölün yemyeşil sularında çırpınıp yıkanmak, çırılçıplak cümbüş etmekmiş. Suya daldığı zaman su olur akar, takındığı çiçeklerle dağda gezerken dağ yamacının canı olur, ağaçlara karışır, türküsü de salınan dalların yaprak fısıltısı haline gelirmiş.
Bir gün Salmakis göl kıyısında çiçek toplarken güzel bir delikanlı görmüş. Hermaphroclitos adındaki bu körpe delikanlıyı görünce Salmakis’in gönlü sevgiyle harlanmış ve yanına varıp şöyle demiş ona: “Ne mutlu seni doğuran anaya, seni emziren sütnineye! Ama gelin olarak sana varan kız onlardan yüz kere, bin kere daha mutlu. Nice zevkler tadacaktır o! Bugüne değin evlenmedinse, gel birbirimize varalım; yok, bir gelinle gerdeğe girdinse, yine de sevişelim şuracıkta, duyacağımız zevk hırsızlama bir zevk olsun.” Ama çocukluk çağından yeni çıkmış olan Hermaphroditos çekingen, sıkılgan bir gençmiş. Salmakis’in elediklerini duyunca yanakları utançla kızarmış ve ” Git oradan! ” diye dürtmüş peri kızını. Salmakis, içi acıyla burkularak, bir çalının ardına çekilip gizlenmiş.
Hermaphroditos ise soyunmuş, çırılçıplak göle dalmış. Dibi görünen derin suda fildişi bir heykel gibi yüzüyormuş. Peri kızının gözleri arzu ateşiyle yanıp çakmış ve “Artık benimsin ! ” diye bir sevinç çığlığı atarak, kınından sıyrılan bir kılıç gibi çıplak ve parlak gövdesiyle göle atlamış. Hermaphroditos’u elleri, kolları, bacaklarıyla sarmış, acıtırcasına kavramış. Dudaklarını dudaklarına kenetlemiş. Hermaphroditos kurtulayım diye çırpınırken, peri kızı, tanrılara seslenmiş, “Size yalvarırım, ikimizi birbirimize kavuşturun!” diye yakarmış. Tanrılar dileğini yerine getirmişler. Kızla erkeğin iki gövdesini tek bir gövdede birleştirmişler, öyle ki, o gövde ne erkek ne dişi, aynı zamanda hem erkek hem dişi olmuş . . .(Azra Erhat-Mavi Anadolu)
Yüz Gözlü Argos
Zeus sevgilisi İo’yu, eşi Hera’nın nefretinden korumak için Hermes’i görevlendirmiştir. Bir gün İo ile yakınlaştığı sırada Hera’nın geldiğini gören Zeus sevgilisini beyaz bir ineğe dönüştürür. Hera ise bundan kuşkulanarak ineği Zeus’tan uzak tutmak için yüz gözlü Argos Ponaptis isimli bir canavarın korumasına bırakır.
Zeus ise İo’yu kurtarmak için Hermes’i görevlendirir. Tanrıların habercisi olan Hermes, Argos’u flütünden çıkan nağmelerle uyutur ve Argos’u öldürüp İo’yu kaçırır. Argos’un ölümü üzerine Hera bu olayın unutulmaması için Argos’un bedenindeki gözleri alarak tavus kuşunun kuyruğuna yerleştirir.
Diğer Efsaneleri
Hermes’in bunun dışında birçok efsanelerde rolü vardır. İda dağına Üç Güzeli o götürür ve Paris’e altın elmayı verip yargıçlık etmesi buyruğunu o ulaştırır.
Phriksos’la Helle’yi Yunanistan’dan Anadolu’ya götürerek altın postlu koçu Nephele’ye o verir. Odysseus’u Kalypso’nun ellerinden kurtarmak için araya girdiği gibi, Kirke’nin büyülerine karşı koyacak bitkiyi de o verir yiğide.
Yararlanılan Kaynaklar
- Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
- Robert Graves – Yunan Mitleri
- Halikarnas Balıkçısı – Anadolu Efsaneleri
- Richard Buxton – Yunan Mitolojisi
- Arthur Cotterell & Rachel Storm – Büyük Dünya Mitoloji Ansilopedisi
Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık 🙂
Başarılı bir bilgilendirme çalışması olmuş,ufuk açıcı.