Medresenin Bölümleri | Terminoloji | Okur Yazarım
Sanat Tarihi Terminoloji

Medresenin Bölümleri

Written by Okur Yazarım

Medresenin bölümleri, plan ve yapı elemanları olmak üzere iki ayrı başlıkta incelenmiştir. Plan elemanları içerisinde: dershane, mescit, hücre, revak, eyvan, avlu, hela, kütüphane, hamam, su sistemleri ve geçitler yer almaktadır. Yapı elemanları grubu içerisindeki işlevsel unsurlar arasında: niş, ocak, baca, pencere, çörten, mihrap ve taçkapı bulunmaktadır.

Plan Elemanları

Dershane

Medreselerde eğitim ve derslerin yürütüldüğü dershaneler, medresenin bölümleri içinde tipolojiyi etkileyen en önemli unsurdur. Genellikle kare planlı olan dershaneler ölçüleri ile farklılık göstermektedir. Dershane hücreleri, medresenin önemli bir elemanıdır. Ancak dershanenin olmadığı medrese örneklerine de rastlanmaktadır. Ana eyvanın iki yanına yerleştirilen bu dershaneler, genellikle medresenin en büyük mekanlarıdır. Ana eyvanın iki yanına yerleştirilmiş dershanelerden birisinin türbe ya da mescit olarak da kullanıldığı örneklerle karşılaşılmaktadır. Özellikle odak noktası medrese olan külliyelerde caminin yerini dershane-mescit tarzında inşa edilen medreseler almıştır.

Mescit

Medreselerde öğrenci ve öğretmenlerin ibadetlerini rahatça yerine getirebilmeleri için mescit bölümüne yer verilmiştir. Bazı medreselerde eyvan, dershane gibi mekanlara bir mihrap inşa edilerek bu mekanlara ikinci bir işlev verilebildiği gibi medresenin ilk inşa edildiği sıralarda sadece mescit için özel bir mekanın planlandığı da görülmektedir. Örneğin Sivas Gök Medrese, Sivas Buruciye Medresesi ve Erzurum Çifte Minareli Medrese’de giriş eyvanının iki yanındaki mekanlardan birisi mescit olarak planlanmıştır.

Erzurum Çifte Minareli Medresenin giriş eyvanından bir görünüm

Hücre

Hücre, medreselerin yatılı olmaları nedeniyle öğrencilerin yatmaları ve ders çalışmaları amacı ile kullandıkları mekanlardır. Hücreler, medresenin bölümleri içinde en önemli ve temel birimdir. Medreselerde hücre sayısı ve ölçüleri, yapının önemine ve kalacak öğrenci sayısına göre değişmektedir. Hücre boyutları genellikle kare planlıdır. Ayrıca köşe hücreler, dikdörtgen planlı da olabilmektedir.

Öğrenci ve Görevli Hücreleri

Osmanlı öncesi Anadolu medreselerinde öğrenci hücreleri medresenin iki yan kanadına yerleştirilmiştir. Giriş kanadındaki hücreler ise daha çok medrese görevlilerine ayrılmıştır. Bu dönemdeki medreselerin önemli bir bölümünde öğrenci hücrelerinin ya hiç penceresi yoktur ya da pencereleri mazgal şekillidir. Ayrıca öğrenci ve görevli hücrelerinde örtü sistemi olarak genellikle beşik tonoz kullanılmıştır. Osmanlı medreselerinde ise karanlık öğrenci hücrelerin yerini, dış duvarları üzerine yeterince pencere açılmış aydınlık öğrenci hücreleri almıştır.

Erzurum Çifte Minareli Medrese avlusundan bir görünüm

Revak

Revak, yapı duvarına bitişik, üstü örtülü, önü açık, galeri şeklindeki mimari bir mekandır. Türk mimarlarının Anadolu’da revak uygulaması XIII. yüzyılın açık avlulu medreseleriyle başlamaktadır. Medreselerdeki bu uygulama Osmanlı mimari geleneği boyunca devam etmiştir. Medreselerde avlunun bir parçası olan revaklar, bir geçiş ögesi olarak hücre ve dershane önlerinde yer almaktadır. Medresenin bölümleri içinde revak kullanımı oldukça yaygındır. Ancak bazı medreselerin revaksız yapıldığı da bilinmektedir.

Eyvan

Medresenin bölümleri içinde eyvan, genel olarak yapıların ortasında bulunan ve iç avluya açılan üç tarafı kapalı, üstü tonoz örtülü bir mekandır. İslam mimarisinde eyvanın daha çok medreselerde yazlık dershane mekanı olarak tercih edildiği görülmektedir. Çünkü sıcak ve kuru iklime sahip bölge mimarilerinin temel elemanını teşkil eden eyvanın gölgeli ve serin olduğu kadar açık hava ile de temas sağlayan bir düzeni bulunmaktadır. Anadolu Selçuklu medreselerinin vazgeçilmez bir unsuru olan eyvanlar, öğrenci hücreleri arasında yer almaktadır. Genellikle dikdörtgen planlıdır ve adetleri 1-5 arasında değişmektedir. Ayrıca eyvanlar, boyutları açısından medreseye göre farklılık göstermektedir.

Erzurum Çifte Minareli Medrese ana eyvanı

Avlu

Mimaride bir yapının önünde veya ortasında yer alan çevresi sınırlanmış üzeri açık alanlardır. Avlu ayrıca özelliklerine göre revaklı avlu, şadırvan avlusu, dış avlu gibi çeşitli şekillerde adlandırılmaktadır. Medreseler ise bir avlu etrafında şekillenmektedir. Genellikle dikdörtgen planlıdır ve kare ve sekizgen örnekli avlulara da rastlanmaktadır. Avlularda su ögesi önemlidir. Su ögesi olarak şadırvan, havuz ve sandık biçiminde su haznelerinin kullanıldığı görülmektedir.

Hela

Medreselerde, öğrenci ve görevlilerin hela ve temizlik ihtiyaçlarını karşıladığı mekanlar bulunmaktadır. Ancak Osmanlı öncesinde inşa edilen medreselerin çoğunda hela bölümü bulunmamaktadır. Günümüzde yalnızca Sivas Gök Medrese, Diyarbakır Zinciriye Medresesi ve Sinop Alaaddin Medresesi’nde hela bölümünün olduğu bilinmektedir. Bu yapılarda hela, yapının giriş kanadındadır ve üzeri birer beşik tonozla örtülüdür. Osmanlı medreselerinde hela bölümünün daha yaygın olduğunu söylemek mümkündür.

Kütüphane/Kitaplık

Anadolu medreselerinden bazılarının vakfiyelerinden, medreselerde “hafız-ı kütüb” unvanına sahip bir kişinin görev yaptığı anlaşılmaktadır. Bu kişi medresedeki kitaplardan sorumludur. Medresedeki kitaplar çoğunlukla dershanedeki sandıklar içerisinde korunmuştur. Ancak bazı medreselerde, ayakaltı olmayan korunaklı küçük bir mekanın bulunması, bu mekanın kütüphane olabileceğini düşündürmektedir.

Sivas Buruciye Medresesi’nde dershanelerin, ortadaki ana eyvana bitişik kenarlarına yerleştirilmiş küçük mekanlar kütüphane için uygun özelliklere sahiptir. Bunun dışında erken dönem Osmanlı medreselerinden bazılarında da kütüphane özellikleri taşıyan mekanlara rastlanmaktadır. Buna örnek olarak İznik Süleyman Paşa Medresesi verilebilmektedir.

Hamam/gusülhane

Medreselerde kalan öğrenci ve görevlilerin beden temizliği için ayrılmış hamamlarda bulunmaktadır. Çoğu günümüze ulaşmamış olsa da az sayıda örnekte hamam bulunmaktadır. Selçuklu ve Beylikler döneminde medrese içlerinde hamam olan örnek bulunmamaktadır. Ancak tuvalet mekanlarının aynı zamanda gusülhane olarak kullanıldığı söylenebilir. Süleymaniye Salis, Rabi, İstanbul Cağaloğlu Rüstem Paşa, Gevher Sultan ve Gazanfer Ağa medreselerinde birer hamam/gusülhane bulunmaktadır.

Su sistemi (Şadırvan, Havuz, Kuyu, Çeşme)

Selçuklu ve Osmanlı döneminde medreselerinde avlu ortalarına yerleştirilmiş su yapısı vazgeçilmez mimari bir unsur olarak görülmektedir. Bu sayede medresenin su ihtiyacı da bu sistemle karşılanmaktadır. Selçuklu dönemi medreselerinde avlunun üzeri ister açık ister kapalı olsun bir havuz ya da kuyu gibi bir su yapısına
yer verilmiştir. Medreselerde insanların abdest alabilmesi için şadırvan, havuz, kuyu veya çeşme gibi çeşitli su tesisleri yapılmıştır. Bu yapılar genellikle avluda bulunmaktadır. Cami ile medresenin ortak bir avlu etrafında yer aldığı yapıların avlularındaki şadırvanlar ise konumlarına göre cami şadırvanı olarak adlandırılmaktadır. Havuzlar ise genellikle mermerden, yapılmış olup kare ya da çokgen planlıdır. Medreselerde şadırvan ve havuzun yanı sıra avlunun bir köşesine ya da ortasına açılmış su kuyuları bulunur. Özellikle akar bir suyu olmayan medreselerde karşılaşılan bir uygulamadır. Bu su yapılarının yanı sıra içinde çeşmenin de bulunduğu medrese örnekleri ile de karşılaşılmaktadır. Bunun en güzel uygulaması Süleymaniye Salis ve Rabi medreselerinde görülür.

Geçit, Dehliz, Koridor

Geçit olarak adlandırdığımız birimler genellikle tonoz örtülü olup dış avluya ya da hela mekanlarına geçişi sağlamaktadır.

İşlevsel Unsurlar-Yapı Elemanları

Dolap-Niş

Nişler, medreselerde hücre ve dershane-mescitlerin içerisinde kitap koymak ve dolap olarak kullanılmak amacıyla inşa edilmiş işlevsel nitelikli açıklıklardır. Hücre içlerinde sayıları değişiklik gösteren düz ya da kemerli nişler bulunmaktadır. Belirli bir yükseklikte bulunan nişlerin yerleri de medreseye göre farklılık göstermektedir. Nişler, hücrelerde genellikle özensiz dikdörtgen açıklıklar şeklinde görülmektedir. Genellikle nişlere ocağın yanında yer verilmektedir. Medrese hücrelerinde yer alan bazen birden fazla nişin olduğu hücrelerde değişik boyutlarda ve düzensiz bir şekilde yerleştirilmişlerdir.

Erzurum Çifte Minareli Medrese eyvanında yer alan nişler

Ocak

Medresenin bölümleri içinde ocaklar hücrelerde bulunan ve ısıtma amacıyla kullanılan elemanlardır. Genellikle külahlı-yaşmaklı veya külahlı-kemerli olabilmektedir. Anadolu’da Selçuklu döneminde inşa edilmiş medrese, kervansaray, imaret vb. gibi yapılarda ocak uygulaması bulunmamaktadır. Aptullah Kuran, Selçuklu dönemi medreselerinde hücre içlerinde duvarlarda dolap nişleri ile köşeye yerleştirilmiş ocak yeri olduğundan bahsetmiştir. Bu döneme ait medreselerden Niksar Yağıbasan, Sinop Pervane, Hacı Kılıç, Çay Taş Medreselerinde hücre içlerinde ocak bulunur. Ancak bu ocakların özgün olmadığı Osmanlı döneminde ilave edildiği anlaşılmıştır. Ocakların XIV. Yüzyıl son çeyreğinden itibaren Osmanlı Döneminde ve Batı Anadolu yapılarında bulunmasına rağmen iç ve doğu Anadolu bölgelerindeki yapılarda ocaklara rastlanılmamaktadır. Muhtemelen bu bölgelerde ısınma tandır ya da mangallarla sağlanmıştır.

Baca

Bacalar, ocaklarda maddelerin yanması sonucunda ortaya çıkan gazların dışarıya atılmasını sağlayan ve aynı zamanda ateşin yanması için lazım olan temiz havayı temin eden taş, tuğla, beton gibi malzemelerden yapılmış bir yapı elemanıdır. Selçuklu dönemi medreselerinde ocak uygulaması olmadığı olanının da sonraki yıllarda eklendiği bilinmektedir. XIV. yüzyıl sonlarından itibaren görülmeye başlayan ocakların tamamlayıcı bir öğesi olan bacaların da muhtemelen bu tarihten sonra ilave edilmeye başlanmış olmalıdır. Medrese hücrelerine ocakların yapılması XIV. yüzyıl sonlarına doğru görülmeye başlanmıştır.

Pencere

Medreselerin cephelerine bakıldığında en dikkat çekici öğeler pencere ve saçaklardır. Hücrelerin aydınlatılması ve havalandırılması için tasarlanmış olan pencereler yapıdan yapıya farklılık göstermektedir. Hücrelerin dışarıya ya da avluya bakan cephelerinde farklı sayılarda pencereler açılmıştır. Pencerelerin sayısı ve boyutları o hücrenin daha fazla ışığın içeri girmesine olanak sağlar. Medreseler inşa edildikleri arazinin yapısı ve topografyaya yerleştirilişine bağlı olarak bazı cephelerde sadece tepe pencerelere yer verildiği görülür. Hücre cephelerinde yer alan pencerelerden altta olanı düşey dikdörtgen şeklinde yapılırken; üst kısımlara yerleştirilen tepe pencerelerinde sivri kemerli, alçı şebekeli pencereler kullanılmıştır. Zemin seviyesine yakın alt pencereler duvar kalınlığı içerisine yerleştirilerek, kapakların rahatça içeriye doğru açılıp kapanacak şekilde tasarlanmışlardır.

Çörten

Çörten, çatıdaki yağmur ve kar suyunu yapı duvarlarından uzağa akıtmak amacıyla dışarı doğru uzanan oluklardır. Medreselerdeki çörtenlerde genellikle küfeki malzeme kullanılmıştır.

Taçkapı ve kapılar (Dershane ve hücre kapıları)

Taçkapı

Türk mimarisinde bir yapının en çok önem verilen kısmı taçkapılardır. Giriş cepheleri her zaman diğer cephelere oranlara daha fazla önem verildiği görülür. Taçkapının cephede göze çarpmasını sağlayan en belirgin özelliği cephe yüzeyinde bir çıkıntı meydana getirmesidir. Taçkapılar, malzeme ve işçilik açısından yapıların diğer unsurlarına nazaran daha özen gösterilmiştir. Sadece medreselerde değil cami, türbe, kervansaray, imaret, darüşşifa gibi yapılarda genelde yapıların en dikkat çekici unsurları olan taçkapıların, en kaliteli taşla yapılmasına gayret gösterilmiştir.

Dershane-Mescit Kapıları

Genellikle bağımsız girişleri bulunan dershanelere, avluya açılan birer kapı ile giriş sağlanmaktadır. Hücre kapılarına göre daha bezemeli ve vurguludur. Mimari ve fonksiyon açısından medreselerde önemle vurgulanan dershane giriş kapıları da ön cepheyi hareketlendiren özellikleriyle belirleyici olmuştur. Dershane ve hücre kapıları biçim ve boyut olarak birbirlerinden farklıdır. Dershane kapıları genellikle kemerli ve mermer sövelidir.

Hücre Kapıları

Medreselerde hücre giriş kapıları en sade düzenlemeli kapı formlarıdır. Hücrelerin avluya açılan dikdörtgen ya da kemerli şemaya sahip tek kanatlı bir kapısı bulunmaktadır. Hücrelere giriş genellikle avluya bakan ön cephelere yerleştirilmiştir. Hücrelerin birbiri ile bağlantısı bulunmamaktadır. Bir hücreye girilecekse mutlaka avlu ve revaka açılan bir kapı ile giriş sağlanmıştır.

Mihrap

Mihrap, İslam sanatında cami, mescit ve namazgahlarda kıbleyi ve imamın namaz kıldırırken duracağı yeri gösteren mimari elemandır. Medreselerde mescit görevi gören dershanelerde bu fonksiyona bağlı olarak kıble yönünde mihraplar bulunmaktadır. Medreselerde mihrap, cami ve mescitlerde görülenden daha küçük boyutlu olarak tasarlanmıştır.

Yararlanılan Kaynaklar

  • Ahmet Öklü-İstanbul’da 16. yüzyıl Osmanlı Külliye Bütünlüğünde Medrese Mimarisi
  • Zerrin Köşklü – 17. ve 18. Yüzyıl Osmanlı Medreselerinin Tipolojisi I
  • Ahmet Yavuzyılmaz – Anadolu’da XVI. Yüzyıl Osmanlı Medrese Mimarisi (1500-1600)
  • Yekta Demiralp – Osmanlı Öncesi Anadolu Medreselerinde Örtü ve Erken Osmanlı Medreseleriyle Karşılaştırma
  • Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

About the author

Okur Yazarım

2016'nın Ekim ayından itibaren Sanat Tarihi, Mitoloji ve Sembolizm konularında yazılar yazmak üzere bir araya gelmiş küçük bir grubuz. Bu süre içerisinde sizlere okuduğumuz ve araştırdığımız konularda mümkün olduğunca doğru bilgiyi basit bir dille ulaştırmak için çabalıyoruz.

Leave a Comment