Minos Uygarlığı | Sanat Tarihi | Okur Yazarım
Genel Sanat Tarihi

Minos Uygarlığı

Written by Okur Yazarım

Tarihsel Süreç

Kyklad, Miken ve Minos Tunç Çağı egesinin üç önemli uygarlığıdır. Bunlardan Minos ve Miken uygarlıkları Antik Yunan’ın ataları kabul edilmektedir. Minos uygarlığı Tunç Çağı’nda bugün Yunanistan’a bağlı olan, Girit Adası’nda, M.Ö. yaklaşık 3500’lerde doğmuş bir uygarlıktır. Bu uygarlık adını kurucusu olan ve efsanevi bir kişilik olduğu tahmin edilen Kral Minos’tan almıştır. Dilerseniz efsanevi Kral Minos’un hikayesini Thesseus ve Minotaur adlı konumuzdan okuyabilirsiniz.

Minos uygarlığı 20.yy’da Arthur Evans tarafından Girit adasında yapılan arkeolojik kazılar sonucunda keşfedilmiştir. Kazılarda bulunan saray kompleksleri büyük bir ada kültürünün hakim olduğu Minos uygarlığına atfedilmiştir. Evans yapılan kazılar sonucunda Minos uygarlığını, keşfedilen çanak çömlek üzerinden tarihlendirmiştir. Buna göre Minos tarihi ; Erken Minos (İÖ. 3000-2000), Orta Minos (İÖ. 2000-1600) ve Geç Minos (İÖ. 1600-1050) olmak üzere üç ana dönemde incelenmektedir. Bununla birlikte Minos saraylarının geçirdiği yapım evreleri dikkate alınarak farklı bir kronoloji de oluşturulmuştur. Buna göre Minos tarihi; Saraylar Öncesi Çağ (İÖ. 3000-2000), Eski Saraylar Çağı (İÖ. 2000-1700), Yeni Saraylar Çağı (İÖ. 1700-1380) ve Saraylar Sonrası Çağ (İÖ. 1380-1100) şeklinde dört döneme ayrılmaktadır.

Minos kültürünün gelişmeye başladığı dönem olan Saraylar Öncesi Çağ’da insanlar genellikle tarım, deniz ticareti ve çeşitli zanaatlarla ilgilenmişlerdir. Ev ve tholos tipi mezar yapılarına önem verilmiştir. Ayrıca bu dönemde çömlekçi çarkının kullanılması sonucu seramik sanatında ilerleme kaydedilmiştir.

Siyasal yapılanmanın oluşmaya başladığı Eski Saraylar Çağı’nda ise ilk şehir devletleri kurulmuş ve yönetici sınıf ortaya çıkarak saraylar inşa edilmiştir. Knassos, Malia, Phaistos, Galatos ve Kato Zakros’taki yönetici elitin dinsel ve yönetimsel görevlerini yerine getirdikleri ilk saraylar MÖ 2000 dolaylarında yükselmeye başlamıştır.

Minos uygarlığının en görkemli dönemi Yeni Saraylar Çağı’dır. Bu dönemde deniz ticareti canlanmış ve ticari ilişkiler sayesinde kısa sürede büyük bir refah elde edilmiştir. Saraylar Sonrası Çağ ise Minos uygarlığının son dönemidir. Thera volkanının patlaması, sonrasında yaşanan deprem ve tsunamilerin de etkisiyle Minos uygarlığı büyük ölçüde yıkılmıştır. Daha sonra bu uygarlığa Akhalar son vermiştir.

Minos Kültürü ve Sanatı

Minos sanatına ilişkin büyük bir koleksiyon Heraklion Arkeoloji Müzesi’ndedir. Buradaki eserlerden hareketle toplumun kültürü ve sanat özellikleri hakkında önemli bilgiler edinebilmekteyiz. Arkeolojik verilerden hareketle Minos uygarlığının barışçıl, mütevazı ve kadınları ön planda tuttukları söylenilebilir. Minos uygarlığı, sıklıkla anaerkil bir toplum olarak kabul edilmektedir. Ana Tanrıça kültünün hâkim olduğu Minos’un sanat eserlerinde kadınlar sıkça tasvir edilmiştir. Özellikle dini ritüeller ve festivallerde  ön planda olan kadın, avcılık, yarış, akrobat gibi farklı alanlarda da kendilerini göstermişlerdir. Minos mimarisi ağırlıklı olarak ünlü saray kompleksi Knossos üzerinden değerlendirilmektedir. Bu zengin kültürün aynı zamanda gelişmiş bir resim sanatının da olduğunu söylemek mümkündür.

Mimari

Minos mimarisinin temelini megaron denilen yapı tipi oluşturmaktadır. Megaron genel olarak konut, nadiren de kamusal işlevi olan, kare veya dikdörtgen iç mekânlı, giriş kısmı derin, ahşap çatılı, içinde ocağı bulunan büyük odalı ilk ev tiplerindendir. Minos mimarisinin en karakteristik eserleri şüphesiz saraylardır. Özellikle Knossos, Mallia, Phaistos ve Zakros sarayları, Minos mimarisinin en görkemli yapılarıdır.

Bunlar içerisinde Knassos Sarayı’nın planını incelediğimizde, geniş bir avlunun etrafında yavaş yavaş büyüyen hücrelerden ibaret olduğu görülmektedir. Sarayın genel görünüşünde önceden hazırlanmış bir planlama olmadığı anlaşılmaktadır. Odalar ihtiyaç oldukça yapıya eklenmiş, yapı da zamanla gelişmiştir. Anıtsal nitelikte olmayan bu sarayda avlunun etrafındaki hücreler, Minotaur’un hikayesinde olduğu gibi labirenti andırmaktadır. Sarayın bir diğer ilginç özelliğiyse etrafında herhangi bir sur duvarının bulunmamasıdır. Bu bize Minos’un barışçıl bir toplum olduğunu ve adanın henüz istilalara maruz kalmadığını gösterir. Knassos Sarayı’nda olduğu gibi tüm Minos saraylarının duvarları ustaca boyanmış fresklerle süslenmiştir. Bu bakımdan da oldukça göz alıcı yapılardır.

Resim Sanatı

Minos resim sanatının büyük bir bölümünü freskler oluşturmaktadır. Özellikle Knassos Sarayı’nın duvar resimleri oldukça önemlidir. Menşei Anadolu (bilinen en eski freskleri Anadolu’da Çatalhöyük’te elde edilen neolitik freskler olduğu için) olduğu tahmin edilen Girit freskleri anıtsallığa giden bir gelişim sergilemektedir. Knassos Sarayı’nda bitki, hayvan, insan özellikle de dini tören ve adetlere dair çok sayıda freskin yapıldığı görülmektedir. Bu freskler natüralist etkiler barındıran özünde insan yaşamını yansıtma gayreti olan önemli eserlerdir. 

Fresklerde boğalar sıkça tasvir edilmiştir. Minos’un önemli bir simgesi olan boğa sadece fresklerde değil günlük kullanım eşyalarından tutun sanatın farklı dallarına kadar izi her yerde görülebilen bir toplumsal imge haline dönüşmüştür. Ritüel bir performans olan akrobat tasvirleri de önemlidir. Kadınlarında yer aldığı bu gösterilerde Mısır sanatında olduğu gibi erkekler koyu tenli, kadınlar ise açık tenli olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte fresklerde boğayla yapılan akrobatik oyunlar ve kurban adayanlar gibi konuların işlendiği görülmektedir. Genel olarak Minos resim sanatının hayatı seven insanların natüralist biçimlendirilişini yansıttığı söylenebilmektedir.

Girit resim sanatının gelişimini fresklerden başka vazo resimlerinde de izlemek mümkündür. Koyu zemin üzerine açık tonlarda yapılan çeşitli bitki ve hayvan tasvirleri bu anlamda önemlidir. Bu varlıklar en doğal şekilleriyle resmedilmeye çalışılmıştır. Girit sanatçıları en çok ahtapot tasvirlerinde başarı göstermişlerdir.

Seramik ve Heykel Sanatı

Erken Minos seramiklerinin genel özellikleri çizgisel kalıplar, spiral şekiller, üçgenler, eğik çizgiler ve balık kılçığı betimlerine vb. sahip olmasıdır. Erken Minos seramiğinde geometrik bir sağlamlık yoktur. Daha çok çizgisellik hakimdir. Minos seramiğinin ikinci evresi ise daha renklidir. Zemini siyah olan kapların üzerine renkli geometrik çizgiler yapılmıştır. Bunların yanı sıra balık, kuş ve çiçek motifleri gibi doğada var olan varlıklar da seramiklerde yer almaya başlamıştır. İlerleyen zamanlar da daha çok kullanılan bu betimlemeler, Geç Minos çağına gelindiğinde hâlâ en yaygın desenler durumundadır.

Minos seramiğine verilebilecek en önemli örnek Hasatçılar Vazosu’dur. Knassos Sarayı’nda bulunan Hasatçılar Vazosu’nda ellerinde dirgenleriyle bir dizi çiftçinin tasvir edildiği görülmektedir. Prens ve rahibin önderliğinde yürüyen çiftçiler, elinde müzik aletleriyle oldukça mutlu bir şekilde hasata hazırlanmaktadır. Bu tasvir aslında bize Minos sanatının insan yaşamını temel alan natüralizm temelli bir anlayışları olduğunu da göstermektedir.

Minos uygarlığında anıtsal heykele rastlanılmamıştır. Genellikle fildişinden yapılan küçük boyutlu heykelciklere yer verilmiştir. Bunlardan en önemlisi Knassos Sarayı’nın yılanlı tanrıçalarıdır. Yılanlı tanrıçanın ellerinde kıvrılmış birer yılan ve başının üstünde çömelmiş bir panter olduğu görülmektedir. Bu özellikler aslında onun hayvanlar tanrıçası Potnia theron olduğunu anlamamızı sağlamaktadır. Tanrıça giyim tarzıyla Knassos’taki mavi giysili kadınlar freskine de benzetilir. Ancak bu tarz kıyafetin o dönemin aristokrat kadınları tarafından giyilip giyilmediği bilinmemektedir.

Minos’ta sanatsal değeri çok yüksek önemli rhyton örnekleri de vardır. Knassos’ta bulunan Boğa Güreşi Rhytonu bunlardan biridir. Boğa başı formundaki bu stilize içki kabına ölüler veya tanrılara adanan içkiler konulmaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

  • Adnan Turani-Dünya Sanat Tarihi
  • Oğuz Tekin- Eski Yunan Tarihi
  • Arif Müfid Mansel-Ege ve Yunan Tarihi
  • Sanat- NTV Yayınları
  • Azra Erhat- Mitoloji Sözlüğü
  • Halil İbrahim Çakır-Arkaik Dönem Yunan Seramiklerinin İncelenmesi ve Günümüz Yorumlamalar
Click to rate this post!
[Total: 2 Average: 5]

About the author

Okur Yazarım

2016'nın Ekim ayından itibaren Sanat Tarihi, Mitoloji ve Sembolizm konularında yazılar yazmak üzere bir araya gelmiş küçük bir grubuz. Bu süre içerisinde sizlere okuduğumuz ve araştırdığımız konularda mümkün olduğunca doğru bilgiyi basit bir dille ulaştırmak için çabalıyoruz.

Leave a Comment