Türbenin Bölümleri

0
680

Türbe, İslam coğrafyasında tanınmış şahsiyetlerin mezar anıtlarıdır. Bu yapı İslam toplumlarında farklı isimlerle anılmıştır. Arap toplumlarında “kubbe”, Farsça konuşulan bölgelerde “künbed” ve Türk toplumlarında ise “türbe” veya “türbet” denilmiştir.

Anadolu türbe mimarisinin kökleri, Orta Asya’daki mezar anıtlarının yapım geleneğine kadar uzanmaktadır. Türk mimarisinde ilk örnekler 9. yüzyılda Karahanlılar’da görülen türbeler, diğer İslam uygarlıklarına örnek olmuş, farklı bölgelerde farklı mezar anıtları ortaya çıkmıştır. Büyük Selçuklularla birlikte İran’a, oradan da Anadolu’ya taşınan anıt mezar geleneğinin 20. yüzyıla kadar devam ettiği görülmektedir. Türk mimarisinin genel gelişimine paralel bir çizgi izleyen Anadolu türbelerinin ilk örnekleri, 12. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenir.

Türk mimarisinde gelişmiş örneklerini gördüğümüz türbeler, mimari unsurları bakımından çeşitlilik göstermektedir. Türbenin bölümleri içerisinde cenazelik, oturtmalık, gövde, pencere ve giriş açıklıkları, sanduka, mihrap, üst örtü ve geçiş elemanları yer almaktadır.

Cenazelik

Türbenin bölümleri içinde yer alan cenazelik bölümü, mumyalık ve kripta olarak da bilinmektedir. Bu bölüm, mezarın içinde yer aldığı veya mumyalanmış cesedin korunduğu mezar odasıdır. Cenazelik, genellikle yarı yüksekliğine kadar toprağa gömülüdür. Mazgal pencerelerle aydınlatılan cenazeliğe küçük bir bölümden giriş yapılmaktadır. Ancak bazı cenazeliklerde pencere açıklığının bulunmadığı bilinmektedir. Cesedin mumyalanarak saklanmasının İslami inanışa ters olmasına rağmen, Anadolu Selçuklu türbelerinde genellikle cenazelik bölümü bulunmaktadır. Taş malzemeyle inşa edilen cenazelik, genellikle tonoz ile örtülmüştür. 11. yüzyılda, Büyük Selçuklu Dönemi’nde İran’da ortaya çıkan cenazelik katı geleneği, Beylikler Dönemi’nden itibaren yavaş yavaş önemini kaybetmiştir.

Kırşehir Melik Gazi Türbesi’nin Duvarla Örülen Cenazelik Katı Girişi

Oturtmalık

Türbelerde oturtmalık veya kaide olarak adlandırılan bu bölüm, gövdenin zemine sağlam bir şekilde oturmasını sağlamak için temel duvarlarının zemin üzerinde bir miktar yükseltilmesiyle oluşturulmuş mimari bir ögedir. Cenazelik bölümü olan türbelerde oturtmalıkların zeminden yüksekliği en çok 20-30 cm olmaktadır. Aynı zamanda oturtmalığın planı, cenazelik bölümünün plan şemasına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Gövdesi kare planlı olan türbelerde oturtmalığa ihtiyaç duyulmamıştır. Bunlardan cenazeliği olan örneklerde, gövde duvarları cenazelik duvarları üzerine oturtulmuştur. Erken Osmanlı Dönemi’nde, cenazelik katının yavaş yavaş ortadan kalkması, oturtmalığa olan ihtiyacı da azaltmıştır.  

Gövde

Türbenin bölümleri içinde yer alan gövde, ilk bakışta dikkat çeken bölümdür. Bu nedenle türbeler genellikle gövde formlarına göre gruplandırılmaktadır. Türbelerde gövdenin şekline bağlı olarak taçkapı, pencere, mihrap ve sanduka gibi unsurlara yer verilmektedir. Bununla birlikte kubbeye geçiş elemanları ve kasnak da gövde şeklinden bağımsız olarak her tip türbede görülebilmektedir.

Türbe gövdelerinde ilk göze çarpan özellik gövdenin şeklidir. Türbe gövdeleri kare prizma, çokgen prizma veya dikdörtgen prizma şekilli olabilmektedir. Gövde üzerinde yer alan ve mekanı aydınlatan pencerelerin düzeni, gövdenin şekline ve yapının büyüklüğüne göre değişmektedir. Ayrıca türbe gövdelerinde görünümü etkileyen en önemli unsur taçkapılardır.

Pencere

Türbelerin mescit ve cenazelik mekanlarını aydınlatan ve hava değişimini sağlayan pencereler, her dönemde yapıların önemli unsurlarından biri olmuştur. Türbeler genellikle küçük boyutlu yapılar olduğu için pencere sayısı azdır. Türbelerin: cenazelik, gövde ve kasnak gibi bölümleri üzerinde çeşitli sayı ve büyüklükte pencere bulunabilmektedir. Gövde üzerinde yer alan pencerelerin düzeni, gövdenin formuna ve yapının büyüklüğüne göre değişmektedir.

Anadolu Selçuklu Dönemi türbelerinde cenazelik bölümü pencereleri, mazgal biçimindedir. Erken Osmanlı Dönemi’ndeki türbelerin cenazelik bölümünde genellikle pencere açıklığı bulunmamaktadır. Bunun nedeni olarak cenazeliğin öneminin azalması olabilir.

Giriş Açıklıkları

Giriş açıklıkları tüm yapılarda, en gösterişli unsurlarından biridir. Ancak genellikle küçük boyutlu olan türbelerde gösterişli taçkapı örneklerinin sayısı azdır. Anadolu Selçuklu ve Erken Osmanlı Dönemi türbelerinde giriş açıklıkları genellikle dikdörtgen şekilli, sivri kemerli veya basık kemerlidir.

Sanduka

Türbenin bölümleri içinde yer alan sanduka, düzgün sandık veya tabut şeklinde genellikle ahşap, mermer, taş ve çini gibi malzemelerle yapılmış unsurlardır. Türbe ve mezar üzerine sanduka geleneğinde Müslüman toplumların eski kültürleri etkili olmuştur. Sanduka geleneği daha çok Selçuklu kültürüyle yaygın hale gelmiştir. Günümüze ulaşan en eski örnekler de bu kültüre aittir.

Sandukalar türbe ve kümbetlerde yer alan unsurlardandır. Sandukalar, cenazeliği olmayan türbelerde doğrudan mezarın üzerine yerleştirilirken, cenazeliği olan türbelerde ise mescit katına yerleştirilmiştir. Anadolu Selçuklu Dönemi türbelerinde sanduka, çoğunlukla mescit katına yerleştirilmiştir. Bununla birlikte cenazelik bölümünde de sandukaya rastlanmaktadır.

Genellikle sandukaların baş kısmı, ayak kısmından geniş ve yüksektir. Anadolu’da, her bölgede ve her dönemde sıkça görülen basit sandukaların yanı sıra üzerleri bitkisel ve geometrik desenlerle bezenmiş örnekler de vardır.

Mihrap

Namaz kılanlara kıble yönünü gösteren mimari bir eleman olan mihrap, İslamiyet’in ilk yıllarında basit bir niş şeklinde görülmektedir. Türbelerde gördüğümüz mihraplar, türbe içinde namaz kılmak isteyenlere kıble yönünü işaret etmek amacıyla inşa edilmiştir. Ancak mihrabın türbelerde vazgeçilmez bir unsur olmadığı görülmektedir. Anadolu Selçuklu türbelerinde mihraplar genellikle süslemesiz, basit bir niş şeklindedir.  

Geçiş Unsurları

Anadolu’da inşa edilen türbelerde üst örtü olarak genellikle kubbe kullanılmıştır. Gövdeden kubbeye geçiş için kullanılan ara unsurlar arasında pandantif, tromp ve Türk üçgeni sayılabilmektedir. Bu geçiş unsurları mekanın köşelerine yerleştirilen bingilerdir. Kubbeye geçişte kullanılan tromp, pandantif ve Türk üçgeni, kare ya da çokgen biçimli gövdeden kubbe yuvarlağına geçişi sağlayarak ve kubbe yükünün gövde duvarlarına aktarılmasına yardımcı olmaktadır. Anadolu Selçuklu Dönemi türbelerinde trompun, pandantif ve Türk üçgenine oranla daha sık kullanıldığı görülmektedir. Buna karşılık erken Osmanlı Dönemi türbelerinde pandantif kullanımı daha yaygındır.

Beden duvarlarıyla üst örtü arasında yer alan bir diğer unsur da kasnaklardır. Kubbenin doğrudan doğruya üzerine oturduğu kasnaklar, geçiş bölgesinin görünümünü önemli ölçüde etkilemiştir.

Üst Örtü

Anadolu türbelerinde üst örtü genellikle kubbedir. Ancak 13-14. yüzyıl türbelerinde, kubbenin dıştan primidal veya konik bir külahla gizlendiği görülmektedir. Bu örneklerde gövdenin ve külahın kenar sayıları çoğunlukla aynıdır. Külah, sekizgen prizma gövdeli türbelerde sekiz kenarlı, ongen prizma gövdeli türbelerde on kenarlıdır. Silindirik gövdeli türbelerde de külahın gövde formuna uyum sağlayarak koniye dönüştüğü dikkati çekmektedir. Anadolu Selçuklu Dönemi’ne ait kare planlı türbelerin bir kısmında külah yoktur. Beylikler Dönemi’nden itibaren külah yavaş yavaş ortadan kalkmıştır. Böylelikle yarım küre şekilli kubbe dıştan algılanabilir hale gelmiştir. Dikdörtgen ve eyvan tipi türbelerde ise tonoz kullanılmıştır.  

Yararlanılan Kaynaklar

  • Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
  • Ertan Daş – Erken Dönem Osmanlı Türbeleri (1300-1500)
  • Hakkı Önkal – Türkiye’de Türbe Mimarisi Araştırmaları
  • Suphi Saatçi – Sinan ve Türbe Mimarisi
  • Gülsün Ebiri – Anadolu Selçuklu Çağı Mimarisinde Bir Yapı ile Bağlantılı Türbeler
Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz