Dini Mimari Yapı Çeşitleri

0
2250

Büyük Selçuklular, Orta Asya’daki Türk-İslam geleneği ile Anadolu kültürünü harmanlayarak yeni bir sanat anlayışının ürünü olan kıymetli eserler inşa etmişlerdir. Bu gelenek daha sonra Beylikler ve Osmanlı mimarisinin de temelini oluşturmuştur. Türk-İslam mimarisini etkileyen başlıca faktörlerin İslâm inancı, İslâm öncesine kadar uzanan Türk kültürü ve Anadolu kültürü olduğunu söylemek mümkündür. Anadolu Selçuklu ile birlikte Anadolu’da yoğun bir imar faaliyeti yaşanmıştır. Bunlar arasında dini mimari farklıdır. Çünkü, tarih boyunca inanılan varlıklar ve inanış anlayışı değişmiş olsa da tapınma amacıyla mekân üretme isteği değişmemiştir. Toplumun kutsalı kabul edilen dini mimari tarihsel ve anı değerleri, simgesel özellikleri, mimari karakteristikleriyle kent kimliğini oluşturan önemli bir yapı grubudur. Dini mimari, konumları, biçimsel özellikleri ve üsluplarıyla kent dokusunda diğer yapılardan farklılaşarak öne çıkmaktadır.

Dini mimari yapı çeşitleri incelenirken cami, mescit, türbe, kümbet, namazgah, tekke, zaviye, hanekah gibi yapılar üzerinde durulmuştur. Ancak dini yapı gruplarının tasnifi kolay değildir. Özellikle, dini düşüncenin her müessesenin işlemesinde etkisinin olması tasnifi güçleştiren önemli bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, iktisadi fonksiyonları bulunan diğer taraftan bir tekke düzeni içerisinde kurulduğunu ve işlediğini görmezden gelemeyeceğimiz ahi işyerlerinin dinî mi yoksa iktisadî müesseseler mi olduğu hususu da açık değildir. Bu çalışmada dini fonksiyonu ağır basan yapı grupları incelenerek tasnif edilmiştir.

Cami

Cami, içinde cuma ve bayram namazları kılınan, gerektiğinde bazı dinsel törenlerin yapıldığı büyük Müslüman mabedidir. Kuran ve Hadis’te “namaz kılınan yer” için mescit kullanılmıştır. Cami sözcüğü kaynağını Hicret’in 4. yüzyılında gelişen yapım eylemi sırasında ibadethanelerin ikiye ayrılmasından sonra almıştır. Günümüzde Türkiye dışındaki İslam ülkelerinin çoğu, cami yerine mescit terimini kullanmaktadır. Türkiye’de ise cami, beş vakit namaz kılınabilen ayrıca cuma ve bayram namazlarının kılındığı bir yapı tipidir.

Mescit

Mescit, İslam mimarisinin dini yapı tiplerinden biridir. Bununla birlikte Allah’a adanmış ve içinde Allah için dua edilen ibadet yeri anlamına gelir. Bu yapı ayrıca Kuran’da özellikle Mekke haremini (mescid-ül-haram) anlatmak için kullanılmıştır. Mekke’de Hz. Muhammed’in evinin kerpiçten duvarla çevrili avlusu ilk mescit sayılmaktadır. Bu yapı, yalnızca ibadet yeri değildir. Aynı zamanda dinsel ve siyasal bir merkez olarak faaliyet göstermiştir. Sonraları da bu özelliklerini koruyarak ticaret, sohbet ve gerektiğinde konaklama amacıyla kullanılmıştır. Günümüzde küçük boyutlu camiler mescit olarak bilinmektedir. Ayrıca mescitlerde sadece vakit namazları kılınabilmektedir.

Türbe

Türbe, ölünün doğrudan toprağa verildiği, genellikle kare veya çokgen gövdeli, üzeri daha çok kubbe ile örtülü yapılardır. Bu yapılar daha çok kutsallığı ve büyüklüğü kabul edilmiş önemli kişiler için yapılmıştır. Mezar yapılarının farklı İslam toplumlarında farklı adlarla anılmaktadır. Arap toplumlarında “kubbe”, Farsça konuşulan bölgelerde “künbed” ve Türk toplumlarında ise “türbe” veya “türbet” denilmiştir. İslam mimarlığında anıtsal mezar yapısı daha çok Türklerin egemen olduğu yönlerde gelişmiştir. Günümüze kalan en eski örnek, 9. yüzyıl’da Abbasi halifesi Muntasır için yapılan Kubbet-üs-Süleybiye’dir. Ancak bu yapı, 10. yüzyıldan sonra Orta Asya ve İran’da gelişmiştir.

Kümbet

Türklerin İslamiyet’ten önceki dönemlerden itibaren zengin bir mezar anıtı geleneği bulunmaktadır. İslami devirlerde de farklı formlara sahip olan türbe ve kümbet çokça inşa edilmiştir. Kendisine özgü bir yapısı olan Kümbet, Anadolu’da Selçuklular ile birlikte inşa edilmeye başlanmıştır. Kümbet, cenazelik adı verilen bir bodrum kat üzerinde yükselen silindirik veya çokgen gövdeye sahip yapılardır. Gövdenin üzeri içten kubbe, dıştan konik ya da piramidal bir çatı ile örtülmektedir. Örtü biçimi olarak türbe mimarisinden ayrılmaktadır. Türbeler genellikle kubbe ile kümbetler ise konik ya da piramidal çatı ile örtülmektedir. Bu ayrıma karşın türbe biçimi gösteren kimi yapıya kümbet, kimi kümbeteyse türbe dendiği de görülmüştür.

Erzurum Üç Kümbetler

Namazgah

Farsça bir kelime olan namazgah, kelime anlamı olarak namaz kılınan yerdir. Açık alanda namaz kılmak için alçak bir set üzerinde düzenlenmiş bu alanlar, genellikle mesire, kent çıkışları ve kervan yolları üzerinde kurulmuştur. Yön belirten kıble taşı ve düzeltilmiş bir zemin gibi daha basit örnekler olduğu gibi, çevresi alçak bir duvarla sınırlanmış, zemini taş kaplı, bezemeli mihrap ve minberi olan gelişmiş uygulamalar da bulunmaktadır.

Tekke

Tekke; dayanma, dayanılacak yer, tarikat mensuplarının oturdukları, ayin icra ettikleri yer” anlamına gelir. İslam tarikatlarının zikir ve ibadet yeri olan tekkelerin en önemli amacı, dini, rengi, düşüncesi ve ırkı ne olursa olsun insanları sevmek, haklarına saygı göstermek, hata ve kusurlarını hoş görmektir. Mensuplarını barındırmanın yanı sıra başlıca görevleri insanlara ruh terbiyesi aşılamak, gereksinimi olanlara sosyal yardım sağlamak, ruh ve sinir hastalarını tedaviye çalışmaktır. Tekkeler daha ziyade toplumun mânevî ve ahlâkî açıdan eğitilmesine yönelik esaslar üzerinde yoğunlaşmıştır. İlk tekkeler basit bir oda ve küçük bir mekândan ibarettir. Zamanla değişik mimari özellikler kazanan ve çok farklı birimleri içine alan tekke yapıları ortaya çıkmıştır.

Zaviye

Zaviye; Arapçada “toplamak; men etmek” manasında kullanılmasının yanında “köşe, bucak, evin bir odası” anlamı taşır. Bu yapı, bir tarikata mensup dervişlerin, bir şeyhin idaresinde topluca yaşadıkları, yolcuların ve yardıma ihtiyacı olanların konaklaması için kent dışında kurulmuştur. Anadolu’da zaviyeler özellikle Selçuklular’ın kuruluş ve gelişme döneminde ortaya çıkmıştır. Bir kenti fetheden Selçuklular, orada önce bir cami, medrese ve zaviye inşa etmişlerdir. Bu şekilde bölgenin Türkleşmesi ve İslamlaşması sağlanmıştır.

Hanekah (Hanikah)

İslâm’da tarikat yapılarından biri olan hanekah (hanikah), merkezi bir niteliğe sahip büyük tekke veya dergahlardır. Hankahlar, 11. yüzyıldan sonra Anadolu’ya giren çeşitli tarikatlar ile doğrudan Anadolu’da filizlenen Mevlevilik, Bektaşilik gibi tarikatların örgütlenme merkezleri olmuştur. Farklı beldelerde ve çeşitli tasavvuf cemaatleri tarafından hankaha değişik isimler verilmiştir. VII. yüzyılda bazı âbid ve zâhidler, inzivaya çekilip ibadet ettikleri yerlere savmaa ve mihrâb adını vermişlerdir. Buralara sonraki dönemlerde mescid, müseycid ve düveyre denilmiş, daha sonra hankah yanında ribât ismi de kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlıda hankah yerine daha çok dergâh, tekke ve zâviye kelimeleri kullanılmıştır.

Yararlanılan Kaynaklar

  • Hakkı Önkal – Türkiye’de Türbe Mimarisi Araştırmaları
  • Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi
  • Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
  • Muhammet Kemaloğlu – XI. – XIII. Yüzyıl Türkiye Selçuklu Devletinde Dini Eserlerinden Kümbet-Türbe-Ziyaretgah-Namazgah ve Camiler
  • Demet Yılmaz Yıldırım-Şeyma Yetim – Dini Yapılar ve Kent Kimliği İlişkisi Üzerine Bir Değerlendirme: Trabzon Örneği
Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz