Türk Mimarisinde Eğitim Yapıları

0
240

Eğitim, tüm insanlığın geleceği için büyük bir önem taşımaktadır. Bu nedenle tüm medeniyetler eğitim-öğretim faaliyeti konusunda etkili uygulamalar gerçekleştirmiştir. Eğitim faaliyetleriyle birlikte bireylerin kişisel, bilişsel, sosyal ve kültürel gelişimi desteklenmiştir. Eğitim-öğretim faaliyetlerinin gerçekleştirildiği eğitim yapıları ise toplumsal hedefin en güçlü göstergeleri olmuştur.

Türk mimarisini oluşturan yapı tipleri arasında en yoğun inşa edilen eğitim yapılarıdır. Önceleri mescit ve camilerde yapılan eğitim daha sonra medreselere taşınmıştır. Medrese öğretimi cami öğretimine göre daha standart, sistemli ve koordine edilmiştir. Bu eğitim yapılarında, devletin kültür, bilim ve sanat gibi çeşitli alanlarında gerekli elemanları yetişmiştir. Anadolu Selçuklu Dönemi’nde anıtsal örneklerle temsil edilen ve gelişimini Osmanlı Dönemi’nde de sürdüren eğitim yapıları, eğitimin türüne göre farklı isimler almıştır. Bu eğitim yapılarının en anıtsal örneklerini teşkil eden medreselerin gerek Anadolu Selçuklu gerekse Osmanlı Dönemi’ne ait birçok örneği günümüze ulaşmıştır. Bu eğitim yapılarında, devletin kültür, bilim ve sanat gibi çeşitli alanlarında gerekli elemanları yetişmiştir. Medreseler ayrıca ihtisas konularına göre “dârülhadis”, “dârülkurra”, “dârülhuffaz” gibi çeşitli dini eğitimler vermiştir. Ayrıca mantık, felsefe, fıkıh, kozmoloji, astronomi, matematik, geometri, cebir ve kimya eğitimi de önem taşımaktadır. Teorik ve uygulamalı eğitimin bir arada verildiği bazı darüşşifalar, hastane ve tıp medresesi işlevini birlikte yürütmüştür.

Medrese

Medrese, ders verilen yer anlamına gelmektedir. İran, Suriye, Mısır, Türkistan ve Anadolu’da gelişen bu eğitim yapıları, İslâm dünyasında gelenekçi yöntemlerle idare edilmiştir. Medrese, en basit haliyle derslik ve çevresinde öğrenci hücrelerinden ibarettir. Baninin istek ve gücü doğrultusunda yanında kütüphane, hamam, aşhane gibi ek kuruluşlar da bulunabilir.

Erzurum Çifte Minareli Medrese

Darüşşifa

Kelime olarak şifa yurdu anlamına gelen Darüşşifa, İslâm dünyasında klasik hastanelerin genel adıdır. Burada, insan ve hayvan sağlığıyla ilgili gözlemler, ders ve uygulamalar, hasta bakımı gibi işlemler yapılmaktadır. Çeşitli dönemlerde darüssıhha, darülafiye, darüttıb, maristan, bimaristan, bimarhane, şifahane, nekahethane adıyla anılan darüşşifalar en son hastane adını almıştır. Aynı zamanda bu eğitim yapıları, hasta tedavisi dışında, tıp eğitimi, ilaç yapımı gibi sağlık hizmetlerine ait bütün faaliyetleri yürütmüştür.

Bimarhane

Bimarhane; Farsça bir kelime olup, “bimar” hasta anlamına gelmekte ve “hane”, “ev” olarak tanımlanmaktadır. Hastane anlamına gelen bimarhane 17.yy öncesine kadar maristan, bimaristan, darüşşifa kelimeleri aynı anlamda kullanılmıştır.

Betül Bakır ve İbrahim Başağaoğlu, “bîmâristân”, “bîmârhâne”, “şifâhâne” gibi sözcüklerin Ortaçağda “dârüşşifâ”yla aynı anlama geldiğini, fakat daha önceleri sadece akıl hastalarını tedavi eden yerler anlamında kullanıldığını ileri sürmektedirler. Gönül Cantay ise “bîmârhâne” kelimesinin “dârüşşifâ”yla aynı anlamda, yani hastane anlamı ile kullanılmış olduğunu, sadece deliler için ayrılmış bir yer olarak görülmesinin uygun olmayacağını ileri sürmektedir.

Dârülhadis

“Yer, mekân, ev” gibi anlamlara gelen dâr ile hadîs kelimesinden oluşan dârülhadîs “hadis okutulan yer” anlamına gelmektedir. Bu yapı, hadis bilimiyle uğraşan, İslam dininde uzmanlık öğretimi veren bir tür medresedir. Anadolu Selçuklu Dönemi’nde inşa edilmeye başlayan darülhadisler, aynı zamanda Osmanlı Dönemi’nde de faaliyetini sürdürmüştür. Burada, hadis bilimi, hadislerin incelenmesi, köklerinin araştırılması, hadislerin söylentilerden arındırılması gibi eğitimler verilmiştir.

Darülhuffaz

Darülhuffaz, Kur’an öğretilen ve hâfız yetiştirilen mekteplerin, kıraat tâlimi yapılan medrese veya bölümlerin genel adıdır.

Darülkurra

Kuran’ın yedi harf üzerine indirilmesi ve yedi ayrı lehçeyle okunması, bu konuda Hz. Muhammed’in başlattığı bir eğitimi zorunlu kılmıştır. Sözcüklerin seslendiriliş ve okunuş biçimini konu alan ve ilm-i kıraat denen bu eğitim, daha sonraki yıllarda Peygamber’in arkadaşları ve Mekke, Medine, Şam ile Kufe’de 8. yüzyılda dönemin ünlü bilginleri çevresinde oluşan kurra’larda sürdürülmüştür. Anadolu Selçukluları ve Karamanoğullarında ise bunlara darülhüffaz denmektedir.

Sıbyan Mektebi

Sıbyan, Arapça sabi “küçük erkek çocuk” sözcüğünün çoğuludur. Bu mektep, İslâm ülkelerinde ve özellikle Osmanlılarda çocuklara temel eğitimin verildiği yerdir. Sıbyan Mektepleri, ilköğretim vermek amacıyla inşa edilmiştir. Genellikle cami ve mescitlerin yanında inşa edilen Sıbyan Mektebi, ayrı yapılar olarak da inşa edilmiştir. Bu eğitim kurumlarından Anadolu Selçuklu Dönemi’ne ait bir örnek günümüze ulaşmamıştır.

Yararlanılan Kaynaklar

  • Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi
  • Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
  • Serkan Kılıç, Ali Gerengi – Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Dönemi Eğitim Yapıları
Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz