“Tanrılar Armağanı” anlamına gelen Pandora, Yunan mitolojisinde yaratılan ilk kadın olarak tanımlanır. Pandora, tanrılardan ateşi çalan Prometheus’un mitinde karşımıza çıkar. Pandora’nın hikayesi, MÖ 700’lü yıllarda yaşadığı düşünülen Yunan didaktik şiirinin de babası sayılan Hesiodos’un hem “Theogonia”, hem de “İşler ve Günler” eserlerinde uzunca anlatılmıştır.
Prometheus tanrılardan ateşi çalarak insanlara verir. Bu yüzden Zeus, Demirci Tanrı Hepaistos’a, Prometheus’u yer yüzünün diğer ucunda bulunan Kafkas Dağı’nda bir kayaya çırılçıplak bir şekilde zincirleme emri verir. Ardından tanrılarca görevlendirilen bir kartal, Prometheus’un sürekli olarak her gece yeniden oluşan karaciğerini kemirir.
Pandora’nın Yaratılışı
Prometheus’tan sonra Zeus, insanları da cezalandırmak için kadını yaratır ve tanrıça görünümlü o güzel bedeni topraktan su ile yoğurmasını ve çekici kılmasını Hephaistos’a buyurur. Athena bedeni uyumlu olarak süsler, Afrodit yüzüne zarafet ve dayanılmaz arzu serper, ulak Hermes ise ona şeytani bir zeka ve kandırma yetisi üfler. Ayrıca konuşma yetisi de verir.
Hermes ona Pandora (bütün tanrılardan armağan) adını verir. Pandora’ya kapalı bir küp emanet ederek onu Epimetheus’a götürür. Kardeşi Prometheus, Zeus’tan hiçbir armağan almaması konusunda Epimetheus’u boşuna uyarmıştır. Epimetheus, Pandora’nın çekiciliğine karşı koyamaz ve Pandora’yı eş olarak kabul eder.
Bir süre sonra merakına yenilen Pandora, kendisine düğün hediyesi olarak verilen küpü açar ve içindeki tüm kötülükler dünyaya yayılmaya başlar. Ancak son anda küpü kapatır maalesef küpün içinde kalan tek şey ise “umut”tur.
Hesiodos’un “İşler ve Günler” adlı eserinde Pandora ve Prometheus efsanelerinin bir karışımı şu şekilde anlatılmıştır;
Tanrılar yeraltına gizlemiş besinleri.
Yoksa insan bir gün çalışıp rızkını sağlar,
sonra bir yıl sırt üstü yatardı,
asar bırakırdı sabanını ocak başında,
çözerdi çiftini çubuğunu, öküzlerini.
Zeus kızınca Prometheus’a,
kendini aldatan o sivri akıllıya,
sakladı varını yoğunu insanlardan,
o gün bugündür dertlere boğdu
insanoğlunu,
Zeus gizledi besini insandan.
Ama İapetos’un güçlü oğlu Prometheus
çaldı Zeus’un ateşini insanlar için,
sakladı onu narthex kamışının içinde.
Kızdı bulut devşiren Zeus, dedi ki ona:
“İapetos oğlu, sivri akıllı kişi,
seviniyorsun ateşi çaldın, beni aldattın
diye,
ama bil ki dert açtın kendi başına da:
aldığın ateşe karşılık bir bela
öyle bir bela salacağım ki insanlara,
sevmeye, okşamaya doymayacaklar bu
belayı”,
Böyle dedi ve kah kah güldü insanların ve
tanrıların babası.
Namlı şanlı Hephaistos’u çağırdı hemen:
“Bir parça toprak al, suyla karıştır dedi,
içine insan sesi koy, insan gücü koy,
bir varlık yap ki yüzü ölümsüz tanrıçalara
benzesin,
Bedeni güzelim genç kızlara.
Athena, sen de ona el işlerini öğret dedi,
renk renk kumaşlar dokumasını öğret.
Nur topu Aphrodite, sen de büyülerinle
kuşat onu,
istekler, arzularla tutuştur gönlünü.
Yüz gözlü devi öldüren Hermeias, sen de
bir köpek yüreği, bir tilki huyu koy içine”.
Böyle dedi Zeus, onlar da yaptılar dediğini:
Koca Hephaistos, topal tanrı hemen
bir kız biçimine soktu toprağı.
Gök gözlü Athena süslü kuşağını sarıverdi
beline.
O canım Kharitler ve o güzelim Peitho
altın gerdanlıklar taktılar boynuna.
Horalar bahar çiçekleriyle donattılar
saçlarını,
Hermeias doldurdu göğsüne yalanı dolanı,
uzaktan gürleyen Zeus’un oluyordu isteği.
Ses koydu içine o tanrılar kılavuzu
ve Pandora adını taktı.
Pandora demek bütün tanrıların armağanı
demekti,
çünkü bütün Olymposlular insanların
başına bela etmişti onu.
Tanrıların babası kurunca bu düzeni,
Epimetheus’a gönderdi Pandora’yı
kılavuz tanrı Hermeias’la.
Epimetheus unuttu Prometheus’un
dediğini:
Zeus’tan armağan alma demişti ona
Prometheus,
alırsan, ölümlüleri derde sokarsın demişti.
Armağanı aldı ve alınca anladı
başına bela aldığını.
Eskiden insanoğulları bu dünyada
dertlerden, kaygılardan uzak yaşarlardı,
bilmezlerdi ölüm getiren hastalıkları.
Pandora açınca kutunun kapağını,
dağıttı insanlara acıları, dertleri.
Bir tek umut kaldı dışarı çıkmadık
kapağı açılan dert kutusundan.
Umut tam çıkacakken Pandora kapamıştı
kapağı,
böyle istemişti bulutlar devşiren Zeus.
O gün bugündür insanların başı dertte,
toprak bela doludur, deniz bela dolu,
geceler dert doludur, gündüzler dert dolu,
belalar başıboş dolaşır sessizce
ölümlülerin çevresinde,
derin düşünceli Zeus ses vermedi onlara
sessizce gelişlerini duymasın diye insanlar.
Görüyorsun ya Zeus’un dilediğine karşı
konmaz.
Yararlanılan Kaynaklar
- Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
- Robert Graves – Yunan Mitleri