Mersin İmar Planı
Hermann Jansen tarafından Mersin için bir imar planı hazırlanması, Yapı ve Yollar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği döneme karșılık gelmektedir. Bu dönemde, dönemin Adana belediye bașkanı Turhan Beriker, Herman Jansen’i Adana, Mersin ve Tarsus’ta incelemeler yapmak üzere davet etmiș ve bu kapsamda dönemin Mersin belediye bașkanı Mithat Toroğlu, Jansen’den Mersin’in imar planını hazırlamasını istemiștir.
Mersin’in kentsel gelişimi, temel olarak ‘planlı dönem’ ve ‘plansız dönem’ olarak iki döneme ayrılmaktadır. Plansız dönem, kentin ilk planı olan, 1938 Jansen Planı öncesindeki dönemi, planlı dönem ise Jansen Planı ile başlayan dönem ve sonrasını kapsamaktadır. Planlı dönemin ilk planını hazırlamıș olan Hermann Jansen’den beklenen imar planı, kentsel dokunun korunması ve gelişimin denetim altına alınmasıdır.
Jansen, dönemin en önemli kişilerden biri olan Camillo Sitte’nin öğrencisi olmuş, aynı zamanda Ebenezer Howard’ın başkanlığını yaptığı “Uluslararası Konut ve Kent Planlama Federasyonu”nun düzenlediği kongrelere katılmıştır. Böylelikle etkisinde kaldığı Camillo Sitte ve Howard’ın bahçe-kent anlayışını Mersin şehrine de uygulamıştır. şehrin imarını etkileyen bir diğer unsur ise Yapı ve Yollar Kanunu’nun çıkmaz sokaklar ve doğrusal olmayan yollardan oluşan kentsel doku düzenidir. Hermann Jansen, Mersin şehrini imar ederken kentin düzgün bir şekilde gelişmesini amaçlamış bunun için kentin ticari ve kültürel dokusunu ön plana çıkaracak düzenlemeler yapmıştır.
Mersin Limanı
Jansen’e göre “Mersin’in karakteri”ni belirleyecek iki önemli unsur bulunmaktadır. Liman bunlardan birincisidir ve kentin bir ‘ticaret şehri’ olarak gelişmesini sağlayacaktır. İkincisi ise Mersin’in ‘plaj şehri’ olmasını sağlayacak denizidir. Dolayısıyla Jansen’in plan hazırlama sürecini bu iki unsuru göz önünde bulundurarak yürüttüğü anlaşılmaktadır. ‘Ticaret şehri’ olarak öngörülen bölüm şehrin daha önce yapılaşmış alanlarıdır ve bu bölge Jansen Planı’nda ‘eski şehir’ olarak adlandırılmaktadır. ‘Gelişme Bölgeleri’ olarak tanımlanan alanlarda ise konut alanları ile rekreatif kullanımların ön planda tutulduğu, bu bağlamda denizin en önemli tasarım elemanı olarak kullanıldığı görülmektedir. Denizi tasarım unsuru olarak kullanmanın ifadesi, en iyi şekilde sahil boyunca uzanan “sahil promenadı” ile somutlanmaktadır. Bunun yanında, sahil promenadından kuzeye açılımlar sağlayan yaya koridorları da kentin denizle ilişkisini kuvvetlendirmektedir.
Jansen, eski şehir olarak geçen bölgede Camillo Sitte’nin, gelişme alanlarında ise bahçe-kent ilkelerini uygulamıştır. Eski şehir denilen bölgede Camillo Sitte anlayışına uygun olarak yerleşik dokuya müdahale etmeden kültürel mirasa sadık kalınmıştır. Gelişme alanlarında ise Hermann Jansen’in bahçe-kent anlayışına dayanan farklı bir planlama yaklaşımı geliştirdiği görülmektedir. Gelişme alanlarındaki konut bölgelerinin rekreatif kullanımlar ile birlikte gelişmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu gelişmenin aynı zamanda parsel ölçeğinde değil ufak kent parçaları temelinde olması gerekliliği vurgulanmıştır. Bu da Jansen’in diğer deneyimlerinde de görülen Siedlung (mahallere dayalı büyüme) yaklaşımının bir göstergesidir.
Bununla birlikte kentin kuzeyinde düşük gelirliler için bir “amele mahallesi” oluşturulacağı belirtilmiştir. Jansen’in amele mahalleler planı tarımsal alanların kentsel arsalara dönüşememiş olmasından dolayı uygulanamamıştır. Bu durum mimarın mahalleler için tasarladığı planı uygulayamamasına neden olmuş ve kentsel dönüşüm süreci daha sonra gerçekleşecek olan imar planına ertelenmiştir.
Yararlanılan Kaynaklar
- Tolga Ünlü, “Mekansal Planlamanın Kentin Biçimlenmesine Etkisi:Mersin Örneği”, Planlama Dergisi,C.3,S.4,(2009),s.32.
- Tolga Ünlü, “Mersin’in Mekansal Biçimlenme Süreci ve Planlama Deneyimleri”, Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi, C.22 S.3,( 2007), .s.426.