Mimar, heykeltıraş, ressam ve şair Michelangelo Buonarroti, 1475’te Toskana’nın Caprese Köyü’nde dünyaya gelmiştir. Ünlü sanatçının tam adı Michelagniolo di Lodovico di Lionardo di Buonarroto Simoni’dir. Toskanalı bir banker ailesinden gelen sanatçının babası Ludovico Buonarroti, Caprese valisi olarak görev yapmıştır. Annesi ise Francesca di Neri del Sera’dır. Çocukluğunun bir kısmı Floransa’da geçen sanatçı, Settignano’da da yaşamıştır. Sanata olan yeteneği erken yaşlarda fark edilen Michelangelo, Ludovico Buonarroti’nin yanına çırak olarak göndermiştir. Ardından Lorenzo de’Medici’nin yanında çalışan sanatçı, Lorenzo’nun ölümünden sonra iki yıl kadar babasının yanında yaşamıştır.
Michelangelo, döneminde tanrısal bir dehaya sahip olduğu kabul edilip saygı gören ilk sanatçıdır. Resim ve heykelin dışında mimari tasarımları da bulunan Michelangelo’nun edebi yönü de oldukça kuvvetlidir. Leonardo da Vinci ve Raffaello’yla birlikte İtalyan Rönesans’ının en önemli üç ustasından biri olan Michelangelo, 18 Şubat 1564’te Roma’daki evinde vefat etmiştir.
Eğitim Hayatı
Soylu sınıfın alt kesiminden gelen Michelangelo Buonarroti’nin sanata olan yeteneği çok küçük yaşta başlamıştır. Bu yönüyle ilk olarak hocası Francesco da Urbino’nun dikkatini çeken Michelangelo, sanat eğitimi almaya başlamıştır. Michelangelo ilk olarak 1488’de Floransa’ya giderek burada ressam Domenico Ghirlandaio’nun çırağı olmuştur. Burada temel çizim ve fresk tekniklerini öğrenmiştir. Ayrıca Giotto ve Masaccio gibi eski ustalardan kopyalar yaparak tekniğini geliştirmeye çalışmıştır. Ghirlandaio’yla bir yıl çalışan sanatçı ardından 1490’da Lorenzo de’Medici’nin Floransa’daki sarayında çalışmak üzere davet edilmiştir. Lorenzo’nun koleksiyonunda bulunan antik heykel örneklerini araştıran sanatçı aynı zamanda Yeni Platoncu düşünürlerle tanışarak onlardan çok etkilenmiştir. Michelangelo ayrıca burada Donatello‘nun eski bir öğrencisi olan Bertoldo di Giovanni’den de heykel eğitimi almıştır.
Sanat Hayatı ve Eserleri
Büyük boyutlu çalışmalarında gösterdiği başarıyla ün kazanan Michelangelo, göz alıcı kompozisyonlarıyla döneminin ötesine geçmeyi başarmıştır. Eserlerinde kullandığı insan figürlerini idealleştirme tarzıyla sınırların ötesine geçmiştir. Bunda heykeltıraş olmasının önemi büyüktür.
1496’da Roma’ya giden Michelangelo burada Bacchaus ve Pietà heykelini yapmıştır. Pietà ile dikkatleri üzerine çeken sanatçı, 1501’de Floransa’ya döndüğünde çok sayıda heykel siparişi almıştır. Bunlar içerisinde en ünlüsü Davut heykelidir. 1504’te ise Vecchio Sarayı için Leonardo da Vinci ile dev bir savaş sahnesi siparişi alan sanatçı burada Cascina Savaşı‘nı betimlemiştir.
Michelangelo, Leonardo’nun sanatından etkilenmiştir. Bu dönemde yaptığı Madonna ve Kutsal Aile kompozisyonlarında, özellikle de yüz hatlarının verilişinde Leonardo’nun etkileri sezilmektedir. Ayrıca Michelangelo’nun Meryem figürlerinde gelenekselliğin dışına çıkarak, önünde dinsel felsefi düşüncelere dalınabilecek bir kült imgesine dönüştürmüştür.
Michelangelo 1505’te ilk anıtsal projesi olan Papa Julius II’nin mezar anıtını tasarlamaya başlamıştır. Proje zaman içinde en az altı kez değiştirildiği için 1545’te tamamlanabilmiştir. Sanatçı, bu çalışması için “Bütün gençliğimi bu mezara zincirlenmiş olarak geçirmek benim kaderimdi”‘ diye yazmıştır.
1508’de Roma’daki en önemli yapıtlarından biri olan Sistina Şapeli tavan fresklerine başlayan Michelangelo bu çalışmasını 1512’de tamamlamıştır. Sanatçı aynı zamanda 1516’ya kadar İki Esir ve Musa isimli eserlerini de bitirmiştir. Aynı yıl Papa X.Leo’nun hizmetine giren Michelangelo, 1518’de Floransa’ya gitmiştir. Burada San Lorenzo Kilisesi Medici mezar şapelinde çalışmıştır. Fakat bu çalışma da siyasal felaketlerle, 1527’de Roma’nın yağmalanışı ve 1530’da Floransa’nın kuşatılmasıyla durdurulmuştur. Bunun üzerine 1534’te Floransa’yı terk ederek Roma’ya giden Michelangelo Son Yargı‘ya başlamıştır.
1518-34 yılları arasında İsa Haç ile ve Apollon heykellerini yapmıştır. Apollon’da contrapposto stilini daha ileriye götürerek figure serpentinate tekniğinin ilk örneğini vermiştir. 1546’da ise San Pietro’nun kubbesini tasarlamıştır.
Michelangelo son dönem eserlerinde tam bir anlatım serbestliğine ulaşmıştır. Kendini Yüksek Rönesans’ın estetik kurallarından arındırarak bütünüyle kendi özgün üslubunu bulmuştur. Ayrıca son döneminde Maniyerizm’e öncülük etmiştir.
Pietà
Michelangelo’nun sanat hayatında bir dönüm noktası olan eser Pietà‘dır. Pietà, sanatçının yirmi dört yaşında yaptığı ve üzerinde imzası bulunan tek heykeldir. 1497’de Fransız Kardinal Jean Villiers de La Grolais, mezarı için Michelangelo’dan Pietà‘yı yapmasını istemiştir. 1499’ta tamamlanan bu görkemli eserin yüksekliği 174 cm tabanda genişliği ise 195 cm’dir. Pietà, günümüzde Roma’daki S. Pietro Bazilikası’nda bulunmaktadır.
Sanatçının en ünlü ve en dokunaklı eseri Pietà‘da figür grubu hassas bir şekilde dengelenerek bir piramit oluşturmuştur. Meryem dikey; İsa yatay eksende gösterilmiştir. Figürleri birbirine bağlayan ise geniş kumaş kıvrımlarıdır. Tamamen parlatılmış yüzeyiyle dikkat çeken heykelde İsa’nın çarmıha gerilmesinden sonra bedeninin Meryem’e teslim edilme anı tasvir edilmiştir. Ölen oğlunun bedenini dingin bir huzur ifadesiyle taşıyan Meryem, acı çekmesine rağmen kaderini kabullenerek kucağında uzanmış oğluna şefkat göstermektedir. İsa ise saatlerce süren işkence ve ızdıraptan sonra kanlar içinde ve yaralanmış biri olarak değil; neredeyse huzurlu bir uykudaymış gibi tasvir edilmiştir.
Michelangelo’nun Meryem’i tasvir etme şekli o dönem için eleştiri konusu olmuştur. Sanatçı Meryem’i oldukça genç bir şekilde tasvir etmiştir. Bu haliyle İsa’nın annesi olmaktan oldukça uzaktır. Ancak iffetli kadınların güzelliğini uzun süre koruyup diğer kadınlar gibi yaşlanmayacağını düşünen sanatçı, Meryem’i özellikle genç tasvir etmiştir. Ayrıca bu eserde vurgulanan figür Meryem’dir. Michelangelo İsa’yla Meryem’in neredeyse eşit rollerini Meryem’i vurgulayarak değiştirmiştir. Bu açıdan tek bir örnektir.
Davut Heykeli (David)
Michelangelo’nun erken dönem eserlerinden biri olan Davut heykeli 1501-1504 yılları arasına tarihlendirilmektedir. Yüksekliği 434 cm olan bu mermer heykel Galleria dell’Accademia’da sergilenmektedir. Davut heykeli için Arte della Lana (Yün Tüccarı Loncası) tarafından görevlendirilen sanatçı, Davut‘u enerjisini ve kişisel cesaretini denettim altına almış güçlü bir kahraman olarak yorumlamıştır. Mermeri ustalıkla yontan sanatçı, tüm ayrıntıları düşünerek oldukça gerçekçi bir şekilde işlemiştir. Bu etkileyici eser aynı zamanda contrapposto sitiline de iyi bir örnektir. Heykelde ilk fark edilen şey orantısız oluşudur. Figürün vücuda oranla elleri ve başı oldukça belirgindir. Bunun nedeni heykelin aslında Floransa Katedrali koro yerinin taşıyıcı sütunu olarak düşünülmüş olmasıdır. Ancak heykel tamamlandıktan sonra Palazzo Vecchio’nun önüne, şehir yönetiminin simgesi olarak yerleştirilmiştir. Günümüzde aynı yerde heykelin bir kopyası durmaktadır.
Kutsal Kitap’ta anlatılan Davut ve Golyat’ın savaşında Davut Golyat ile savaşmaya cesaret eden genç ve çelimsiz bir çobandır. Golyat onu görünce küçümser, ancak sapanıyla başına taş attığı Golyat sersemleyip yere düştüğünde, gidip başını keser. Davut’un kılıcı bile yoktur; kullandığı kılıç Golyat’ındır. Öyküden çıkarmamız beklenen ders ise önemli olanın fiziksel olarak güçlü görünmek değil tanrının sevgili kulu olmak olduğudur. Floransalılar da kendilerini Davut’a benzeterek her düşmana karşı direnebileceklerini bu eserle ifade etmek istemişlerdir. Ancak Michelangelo, Davut’u tasvir ederken geleneksel yoldan uzaklaşmıştır. Ayağının dibinde Golyat’ın başı ve elinde kılıcıyla çelimsiz Davut yerine atletik yapıda
ideal ölçülerde bir figür olarak ortaya koymuştur. En önemlisi ise eserde Golyat tasvir edilmemiştir. Ayrıca Davut’un sapanı bile ancak arkadan bakıldığında görülebilmektedir. Dönemi için son derece cesaret isteyen bir tutumla yapılan bu heykelde Michelangelo, hayranlık duyduğu Antik Yunan heykellerini
taklit edip bir Yunan tanrısı heykeli ortaya koymuştur. Kendisine verilen işi yapmış görünmek için de heykelin eline bir sapan yerleştirmiştir.
Kutsal Aile (Doni Tondo)
Michelangelo’nun bilinen ilk resmi olan Kutsal Aile, yaklaşık olarak 1503-1506 yıllarına aittir. Ahşap üzerine tempera tekniğiyle yapılan eserin çapı 120 cm’dir. Michelangelo Uffuzi Sanat Galerisi’nde sergilenen Kutsal Aile‘yi, 16. yüzyılın başlarındaki Floransa sanatı için çok önemli bir dönemde Maddalena Strozzi ile prestijli evliliği olan Floransalı bir tüccar Agnolo Doni için yapmıştır. Michelangelo bu geleneksel İncil temasını Floransa’da popüler olan dairesel formda işlemiştir. Arka planda tasvir edilen çıplak figürler oldukça sıra dışıdır. Sanatçı burada klasik Antikite’nin spiritüel dünyası ile Hıristiyanlık arasında bir bağlantı olduğunu göstermek istemiş olabilir.
Sanatçı piramidal bir şekilde yerleştirdiği figürleri bir heykelmiş gibi tasvir etmiştir. Eserde ön planda Aziz Joseph, Çocuk İsa ve Meryem bulunmaktadır. Bu sahnede Çocuk İsa’nın kime teslim edildiği tam olarak anlaşılmamaktadır. Giorgio Vasari, Meryem’in Çocuk İsa’yı Joseph’e teslim ettiğini söylemiştir. Ancak günümüz araştırmacıları Aziz Joseph’in ellerindeki Çocuk İsa’yı, Meryem’e uzattığı görüşündedir.
Sistina Şapeli Tavan Freskleri
Michelangelo’nun Roma’daki en önemli yapıtlarından biri de Sistina Şapeli tavan freskleridir (1508-12). 1508’de Papa II. Julius, Michelangelo’yu Sistina Şapeli’nin tavanının boyanması için çağırmıştır. Michelangelo’nun “Resim, benim sanatım değildir” sözleriyle yaptığı itiraz, Papa’nın iradesi karşısında etkisiz kalmıştır. Michelangelo’ya bu büyük çalışmada Francesco Granacci ve Giuliano Bugiardini’nin yanı sıra, yetenekli genç sanatçı Aristotile da Sangallo yardımcı olmuştur. Şapeldeki en önemli sahneleri Michelangelo resmetmiştir. Oldukça merak uyandıran fresklerde Tekvin’e (Genesis) ait dokuz sahne bulunmaktadır. Bunun dışında pagan antikitenin kahin kadınları olan ve Mesih’in gelişinin kehanetinde bulundukları düşünülen beş Sibylla ve Eski Ahit’in yedi peygamberi de yer almaktadır. Birbirini sırayla izleyen bu kadın ve erkek figürleri geniş mermer tahtlarda oturmaktadır. Ayrıca her birine iki arkadaş ya da cinler eşlik etmektedir. Buradaki en ünlü fresk ise Adem’in Yaratılışı ve Son Yargı sahnesidir.
Freskleri daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Adem’in Yaratılışı (Creation of Adam)
Rönesans’ın simgesi haline gelmiş olan Adem’in Yaratılışı, Sistina Şapeli’nin en dikkat çekici fresklerindendir. Şapeldeki anlatıların kronolojik sırasına göre dördüncü sahne olan Adem’in Yaratılışı, altıncı bölümdeki geniş alana resmedilmiştir. 280×570 cm ölçülerindeki dev boyutlu freskte Tanrı Adem’in parmağına dokunarak ona can vermektedir. Çoğu yorumcuya göre ise Tanrı Adem’i tam anlamıyla “yaratmak” üzeredir; parmakları birbirine değmektedir. Tanrı’nın parmağının Adem’in parmağıyla temas etmek üzere olduğu bu nokta resmin merkezidir. Tanrı figüründeki dinamizm ile henüz kıpırdayamayacak kadar hareketsiz görünen Adem figüründeki dinginlik, yapıta dramatik bir hava katmıştır. Figürler güçlü anatomik yapılarıyla dikkat çeken figürler ideal insan formunu yansıtmaktadır. Bu da Michelangelo’nun heykeltıraş olmasından kaynaklanmaktadır.
Michelangelo bu eserinde Adem’in Toprağa bağlı dünyası ile Tanrı’nın kendine yeten kutsal gücünü yan yana getirmiştir. İki figür birbirine dokunmaz, ama Tanrı’nın parmağından Adem’in parmağına geçen kutsal kıvılcım neredeyse hissedilebilir. Bu, Tanrı ile insan arasındaki ruhani bağlantıyı ifade etmektedir. Tanrı ve ona eşlik eden melekler görkemli ve geniş bir kumaşın üzerinde gözükmektedir. Bu kumaş muhtemelen kasıtlı olarak beyne benzetilmiştir. Belki de burada Tanrı figürü mutlak akıl ve sevgiyi temsil etmektedir.
Son Yargı (Last Judgement)
Michelangelo’nun başyapıtlarından biri olan Son Yargı, 1534-41 yılları arasına tarihlendirilmektedir. 1370 x 1220 cm ölçülerindeki fresk Papa VII.Clement’in isteği üzerine Sistina Şapeli için yapılmıştır. Bu devasa freskte hareket eden bedenlerden oluşan bir deniz yaratılmıştır. Merkezde bulunan İsa kaldırdığı sağ eli ile sol taraftaki yükselmeye çalışan figürleri, Yeraltı Dünyasının Yargıcı Charon ve Minos’a doğru alçalmaya zorlamaktadır. Sol eliyle ise karşı konulamaz bir güç akımıyla sağındaki seçilmiş insanları çekmektedir. Sahnenin altındaki insanlar İsa tarafından yargılanmak için mezardan dışarı çıkıp yükselmektedir. Sahnenin sağ tarafında ise lanetlilerin ızdırabını son derece canlı olarak göstermiştir. Hıristiyan geleneğinin tersine İsa sakalsız ve neredeyse çıplak betimlenmiştir. Atletik vücudu daha çok Apollon’un ya da Herkül’ün vücuduna benzemektedir.
Diğer Önemli Yapıtları
- Lapithler ve Kentaurların Savaşı, yak. 1490-92, Buonarroti’nin Evi, Floransa
- Bakhüs, 1496-97, Bargello Sarayı Sanat Müzesi, Floransa
- Brugge Meryemi, 1498-1500, Onze-Lieve-Vrouwekerk Kilisesi, Brugge
- Musa, yak. 1513-16, St. Peter Kilisesi, Roma
- Zafer, yak. 1520-25, Palazzo Vecchio, Floransa
- Medici Mezarları, 1521-34, San Lorenzo Medici Şapeli, Floransa
Yararlanılan Kaynaklar
- Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi
- NTV Başvuru Kitapları – Sanat
- Christopher Dell – Başyapıt Budur
- DİRİM/Nisan-Mayıs-Haziran 2006-“Resim yapmak bir müzik, bir melodidir. Michelangelo (1475 -1564)
- Cem Kamözüt – On Yedinci Yüzyıl Bilim Devriminin Hazırlayıcısı Olarak Mediciler ve Michelangelo
- SERAP Yüzgüller, Seda Yavuz – Acıyı Okumak: Temsil ve İfade Bağlamında Pieta Betimlemeleri
- Dr. Francis P. DeStefano – Michelangelo’s Doni Tondo: Behold the Lamb of God
- Nur Sena Demir – Panofsky Ölçrğinde Karşılaştırmalı Adem ve Havva İkonografisi
- http://www.italianrenaissance.org/michelangelos-pieta/
- https://www.wga.hu/index1.html