Kilise Mimarisiyle İlgili Terimler | Terminoloji | Okur Yazarım
Sanat Tarihi Terminoloji

Kilise Mimarisiyle İlgili Terimler

Written by Okur Yazarım

Kilise sözcüğünün kökeni; toplanma, cemaat, Tanrı’nın toplantısı anlamlarına dayanan “ekklesia” kelimesine dayanır. Hristiyan topluluğunun ibadet yapısı olarak adlandırılır.

“Kilise” mimari anlam olarak, Hristiyan topluluğunun ibadeti için tasarlanan yapıdır. Erken dönem kiliseleri pagan Roma bazilikalarından esinlenmiştir. Bu plan; genellikle kolon sütunlarıyla yan neflere ayrılmış bir orta nefi, kalabalığın altında toplandığı ahşap bir çatıyı, batıda yer alan narteksi veya girişi, doğuda yer alan apsisi kapsamakta olup dikdörtgendir.

Kilise mimarisiyle ilgili terimler ise şu şekilde sıralanmıştır;

Apsis

Kiliselerde doğrultuyu belirleyen yarım daire ya da yarım çokgen şeklinde ve dışa taşkın olan unsurdur. Camilerde mihrabın karşılığıdır. Apsisler çoğu zaman apsidiyollerle çevrili olur. Romalılar, yapı dışına taşan yarım daire şeklindeki gözlere absida demişlerdir. Kiliselerdeki apsislerin kökeni de buradan gelmektedir.

Atrium

Atrium, erken Hristiyan bazilikalarında giriş yönünde yer alan büyük ön avluya verilen isimdir. Atrium, aynı zamanda Antik Roma konutlarında bulunan sokağa yakın, etrafı odalarla çevrili, ortasında havuz bulunan üstü açık avludur. Romalıların son zamanlarında atrium, etrafı sütunlarla çevrili kabul salonu olmuştur.

Altar

Altar, çeşitli dinlerde tanrıya adanan kurbanın yerleştirildiği ya da tanrıya yakarış için kullanılan yüksekçe yer ya da masadır. Bir tapınağın içinde ya da önünde yer alabilen altar, örneğin Pergamon’da Helenistik dönemin ünlü Zeus Sunağı’nda görüldüğü gibi önünde dinsel törenlerin yapıldığı anıtsal bir yapı biçiminde de gerçekleştirilmiştir. Adandığı Tanrı ya da azizin varlığını simgeleyen ve genellikle onun röliklerini barındıran altar, Hristiyanlıkta, dinsel törenler sırasında kullanılan, çoğu zaman tek parça taştan yapılmış liturjik içerikli bir tabla biçimini almıştır. Kiliselerde birden fazla altar bulunabilir. Baş altar, genellikle apsis ekseni üzerinde yer alır. Hristiyan çağında değişik üslup dönemlerine ve dinsel tören kurallarındaki değişmelere koşut olarak, altar yapımında ve bezemesinde büyük gelişmelerle çeşitlenmeler görülür.

Ambon

Ambon, erken Hristiyanlık döneminde kiliselerin koro yerinde bulunan ve üstünden kutsal metinlerin okunduğu kürsüdür. Önceleri taşınabilir olan bu kürsü, 6. yy’da kilisenin yerleşik mobilyası haline gelmiştir. Bizans dönemi ile romanesk dönemde de kilise planının önemli bir parçası olmuştur. 11. yy’dan sonra kiliselerde iki ambon kullanılmaya başlanmıştır. Koro yerinin iki yanında yer alan bu kürsülerin güneydekinden risaleler, kuzeydekinden de İncil okunurdu. Zengin bezeli kiliselerde ambon mermerden ve çoğu kez mozaik ve oymalarla bezenerek yapılmıştır. Ortodoks ve Katolik kiliselerinde farklı biçimleri vardır.  

Arkad

Arkad, ayak ya da sütunlarla taşınan kemer dizisidir. Sütun ya da ayak araları duvarla kapatıldığında sağır/kör arkad: taşıyıcıların düz kirişlerle bağlanması durumunda kolonad adını alır.

Arşitrav

Arşitrav, Antik Yunan ve Roma mimarlıklarında, sütun başlıkları üstünde yer alan ve friz, korniş gibi üst yapı elemanlarını taşıyan yatay kiriş ya da düz atkıdır. Dor düzeninde, arşitrav genellikle bezemesizdir ve üstte regula-guttae dizisiyle sınırlanır. İon ve korinth düzenlerindeyse fascıa’larla iki ya da üç bölüme ayrılmıştır. Arşitrav bloklarının iki sütun arasında görülebilen alt yüzeylerinde de, çeşitli üsluplara göre çok farklı örgelerin kullanıldığı bir bezeme bandı yer alır. Önceleri yalnızca küçük yapılarda arşitrav ve üstündeki friz tek bir taş bloktan yapılabilirken Roma İmparatorluk Döneminde bu uygulama büyük yapılarda da gerçekleştirilmiştir. Erken dönemin ahşap kirişlerinden gelişen mermer, kumtaşı, kireçtaşı vb. malzemeden arşitrav blokunun uzunluğu statik koşullar nedeniyle sütunlar arasındaki uzaklıkla sınırlıdır.  Türkçede arşitrav karşılığı olarak baştaban sözcüğü de kullanılmaktadır.

Arşivolt

Arşivolt, Roman ve gotik katedrallerin kapısının üzerini örten kemer olup bütün kemerlerin içi çeşitli figürlerle kaplanmıştır

Area

Area, ilk doğu kiliselerini çevreleyen ağaçlı avludur.

Apsidiol

Bir apsisin çevresinde ya da kilisenin yan neflerinin ucunda yer alan ya da bir transepte açılan küçük apsislerden her biridir.

Bazilika

Bazilika sözcüğünün kaynağı, Makedonya hanedanını kuran Bizans imparatoru I. Basileios’un basilika olarak adlandırılan yasa derlemesinden gelmekte olup üç ayrı tanımı bulunmaktadır.

  • Roma döneminde, yargı ve ticaret amacıyla kullanılan, çoğunlukla üç bölüme ayrılmış, yarım dairesel bir ya da iki apsisi olan dikdörtgen planlı toplantı salonu olan yapılara basilicae adı verimekteydi. Foruma bitişik kapalı çarşılar olan en erken Roma bazilikaları MÖ 2. yy’a tarihlenmektedir. Basilicae’nin girişi dikdörtgenin uzun kenarındandır ve geç dönemlerde tonozla da örtülmüştür. Roma Maxentius Bazilikası en ünlü örnekler arasında sayılır.
  • Roma evinde sütunlu büyük salon.
  • Erken Hristiyan, Bizans ve Avrupa Orta Çağ mimarlığında, dinsel yapı tipi. Batı’da ve Doğu’nun büyük bir bölümünde kullanılmış ilk Hristiyan kilisesi tipidir. Tasarım açısından Roma bazilikasından yararlanmıştır. Bazilikal bir kilise, bir orta nef ve bundan sütunlara ayrılmış yan neflerden meydana gelir.

Baptisterium

Hristiyanlık dininde çocukların vaftiz edildiği kilise, vaftizhane.

Bema

Bema, Erken Hristiyan ve Bizans kiliselerinde apsisin önünde din adamlarının bulunduğu, halkın giremediği kutsal bölümdür.

Çan Kulesi

Hristiyanlıkta kiliselerde halkın ibadete çağrılması için çan çalmaya yarayan kuleler. Çan kuleleri roman ve gotik kiliselerinde giriş kapısının üstüne ya da iki yanına inşa edilirdi. Roman mimarisinden evvel çan kuleleri kiliseden ayrı olarak işaret edilirdi.

Diakonikon

Diakonikon, apsisin güneyinde yer alan ve genellikle kilise adamlarının değişik ihtiyaçları için kullanılan bölümdür.

Epitaf

Epitaf, kilise içinde ya da dış duvarında bir ölünün anısı için konulan ve ölüyü yalnız ya da ailesi ile birlikte dua eder biçimde gösteren taş ya da madenden levhadır.

Empor

Empor, kiliselerde yan ve çapraz gemilerle batı girişinin üstlerindeki kadınlara, devlet ileri gelenlerine ve koronun yer aldığı bölümlere verilen ad (mahfil)

Galeri

Kiliselerde yan nefin üzerinde bulunan ikinci kata galeri denir. Bu kat, orta nefi “U” biçiminde dolanır.

Katedral

Katedral sözcüğü, Yunanca cathedra’dan alınmıştır. Katedral, piskopos makamı bulunan büyük kiliselere verilen isimdir. Fransa, İspanya ve İngiltere’deki kentlerde bulunan piskopos kiliselerine bu ad verilir.

Kripta

Kripta sözcüğü Hristiyanlığın ilk zamanında öldürülmüş Hristiyan din adamlarının içine gömüldükleri katakomplardaki mezar odaları için kullanılmıştır. Orta Çağda ise kiliselerin doğusundaki kor’un altında Hristiyan din adamlarının kemik kalıntılarının muhafaza edildiği kısımdır. Katakompların ilk formuna konfessio denirdi. Sonraları katakomp kilisenin altında sütunlarla ayrılmış nefleri olan bir yer altı kilisesi olmuştur. Genel olarak transeptin altına gelir. Katakomp yalnız romanik kiliselerde olup gotik kiliselerde ibadet ve mimari sebeplerden ötürü ortadan kalkmıştır.

Kiborion

Latincesi, “ciborium”, Yunanca karşılığı (χιβϖριου), “kiborion” olan kelime, Geç Antik Çağda “pirgos, kamelavkion, turris, fastigium” terimleri ile ifadelendirilmiştir. Etimolojik olarak, “koruyucu çatı, kulübe” anlamına gelen Tegurium ya da tugurium kelimeleri de, bazı kaynaklarda kiborion karşılığı olarak kullanılmıştır.

Kiborion mimari bir form olarak daha çok mezarların, sunak ve tahtların üzerinde yükselir ve bu mekanları çevreleyerek içine alır. Burada önemli olan formun içindeki kişi veya eşyadır. Kiborionun kendisi ikinci derecede önem taşır. Çevrelemesi gereken alandan daha fazlasını kaplamayan kiborion, açık ya da kapalı bir mekanda bulunabilmektedir.

Kilise eşyası olarak kiborion, Bizans sanatı içerisinde iki farklı yerde karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan en yaygın olanı altar kiborionudur. Altında röliklerin muhafaza edildiği confessio bulunan altar ya da sunak masası, kilisenin en kutsal bölümü olarak kabul edilmektedir. Bu kutsal alan üzerine yerleştirilen kiborionla bir kez daha vurgulanmış olmaktadır. Altar kiborionlarının çokgen, yuvarlak ve kare gibi farklı şekillerde, üçgen, piramidal ya da kubbe gibi değişik üst örtü biçimlerinde olduğu örnekler bulunmaktadır.

Lectorium

Lectorium, manastır kiliseleri ile katedrallerde papazlara mahsus altarı cemaatten ayıran alçak duvardır. Lectorium 12. yy’dan bu yana kullanılmıştır. Lectorium’un öncüsü koro dolapları idi. Lectorium’un zengin kabartmalarla süslü arka tarafına gelen yüksekçe set üstüne de okuma kürsüsü “ambo” yerleştirilmiştir ki, burada Hristiyan evliyalarının kemikleri gösterilirdi.

Narteks

Chora Museum Outer Narthex

Narteks, Bizans kiliselerinde nefe girilmeden önce gelen, neften sütunlarla ya da duvarla ayrılan (giriş holü) bölümdür. Narteksin art arda iki tane olarak düzenlendiği durumlarda birine dış narteks, öbürüne iç narteks denebilmektedir.

Naos

Chora Museum Naos

Naos, Yunanca ‘tapınak’, ‘ilahın evi’ ‘oda’, ‘ev’ anlamına gelmektedir. Bir Yunan tapınağında Tanrı’nın heykelinin yer aldığı, çevresi sütunlu ana hacimdir. Ortodoks kilisesinde ise halka açık ibadet mekanıdır.

Nef

Kilisede apsise dik doğrultuda, birbirlerinden sütun ya da ayak dizileriyle ayrılmış, uzunlamasına mekanların her birine nef denir. Kiliselerde ortadaki büyük nef, orta nef olarak adlandırılmıştır. Yan nef ise kiliselerde orta nefin yanında sütunlarla ayrılmış bölüme verilen isimdir.

Pastoforion

Apsisin iki yanında bulunan küçük boyutlu odalara verilen addır. Özellikle Doğu (Suriye, Bizans, Ermeni) kiliselerinin özelliğidir. Batı kiliselerinde rastlandığında genellikle bir doğu ilişkisi saptanmaktadır. Değişik amaçlarla kullanılmış bu mekanlar; vaftiz, azizler kültüne hizmet, kilisenin değerli eşyasının (Liturji) saklanması, kurban adaklarının ve kutsal nesnelerin korunması için öngörülmüş mekanlar olarak geniş bir işlev çeşitlemesine sahiptir. Bu odalar için Bizans sanatı tarihinde kullanılan “Prothesis” ve “Diakonikon” terimleri ancak Ortaçağın sonlarında yerleşmiştir.

Prothesis

Apsisin kuzeyinde yer alan “Eukharista” töreninde kutsal unsurların bemaya sunak üzerinde getirilmesinden önce gerekli törensel hazırlığın yapıldığı bölümdür.

Solea

Solea, templondan orta nefteki ambona kadar devam eden parapetli bölüme verilen isimdir.

Sütun

Sütun, ekseriyetle daire kesitli, ince, uzun tek parça, ya da parçalı; kaide, gövde ve başlık kısımları olan taşıyıcı mimari ögedir.

Synthronon

Synthronon, apsis yuvarlağı içinde ruhban sınıfın oturması için farklı sayıda basamaklara sahip genelde taştan ancak ahşaptan da olabilen oturma sırasına verilen isimdir.

Şapel

Küçük kiliselere ve ibadet için tahsis edilmiş küçük odalara şapel denir.

Templon

Templon, Bizans kiliselerinde bulunan kutsal alanı naostan ayıran bir mimari elemandır. Templon günümüz doğu kiliseleri mimarisinde yer alan İkonostasis’in öncülüdür.

Triforium

Triforium, kiliselerde hafifletme kemeri altına yapılmış, ikili ya da üçlü pencere biçimli kemerlerdir.

Triplet

Kiliselerde simetrik olarak dizilmiş üçüz kemerli pencere ya da üçlü kemer düzenidir.

Transept

Bir kilisede esas nefi (sahını) dik olarak kesen, plana bir haç biçimi veren enlemesine neftir.

Vitray

Vitray, resimli ya da nakışlı cam olarak tanımlanmaktadır. Önceleri nakışlı revzen denilen vitray, resimleri renkli camlarla yapılıp, bunları pencerelere yerleştirme tekniğidir. Vitray üzerine en eski haberler MS 4. yy’a aittir. Fakat bunlar süslü pencere anlamındadır, resim değildir. İlk vitray 9. yy’a aittir. Bu tarihlerden sonra gerek Roman ve gerekse Gotik kiliselerde önce Fransa sonra Almanya ve İngiltere’de kullanılmıştır. Vitray yapılırken ilk önce pencerenin yerine göre aynı büyüklükte desen çizilir. Bu çizgilere göre kurşun çubuklardan bir iskelet yapılır ve kurşun çubukların arasına renkli camlar yerleştirilir. Türk sanatında ise kurşun çubuk yerine alçı kalıplar kullanılmıştır. Camların renklendirilmesinde metal oksitleri kullanılmıştır. (demir, antimon, bakır, kobalt vb.) renkli metal oksitler camlar üzerine konulup pişirildikten sonra kurşun ya da alçı kalıba göre kesilip kalıbın (iskeletin) yivlerine geçirilmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

  • Adnan Turani – Sanat Terimleri Sözlüğü
  • Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi
  • Hatice Özyurt Özcan- Ortaya Çıkışı İle Birlikte Bizans Sanatında Kiborion
  • www.britannica.com

Click to rate this post!
[Total: 5 Average: 4]

About the author

Okur Yazarım

2016'nın Ekim ayından itibaren Sanat Tarihi, Mitoloji ve Sembolizm konularında yazılar yazmak üzere bir araya gelmiş küçük bir grubuz. Bu süre içerisinde sizlere okuduğumuz ve araştırdığımız konularda mümkün olduğunca doğru bilgiyi basit bir dille ulaştırmak için çabalıyoruz.

Leave a Comment