Reynier Jansz Vos ve Digna Baltens çiftinin ikinci çocuğu olan Johannes Vermeer, 31 Ekim 1632’de Hollanda’nın Delft şehrinde doğmuştur. Babası başlangıçta kumaş dokumacısı olarak çalışırken 1629’dan itibaren De Vliegende Vos otelinde çalışmaya devam etmiştir. Reynier Jansz aynı zamanda bir sanat tüccarıdır ve Delft Saint Luke Loncası’na kayıtlıdır. Aile, 1641’de Mechelen adında bir hana taşınmıştır. Babasının 1652’de ölümünün ardından, annesi hanı işletmeye devam ederken, Vermeer işi devralarak sanat ticareti yapmıştır. 1653 yılında ise Catherina Bolnes ile evlenmiştir.
Vermeer, 29 Aralık 1653’te Saint Luke Loncası’na usta bir ressam olarak kaydolmuştur. Vermeer, 1671-1672’de bir kez daha Saint Luke Loncası’nın başkanı seçilmiştir. Delft sanat camiasındaki saygın konumuna rağmen sanatçı, 1672’de Fransa-Hollanda savaşı nedeniyle büyük bir ekonomik sıkıntı içine girmiştir. Vermeer, buhran döneminden üç yıl sonra vefat etmiştir.
Eğitim Hayatı
Johannes Vermeer’in eğitim hayatıyla ilgili çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Sadece Leonard Bramer ve Gerard ter Borch ile temasları olduğu bilinmektedir. Ancak bu sanatçılardan eğitim aldığına dair bir belge yoktur. Vermeer ilk çizim derslerini Voldersgracht’ta yaşarken komşusu Cornelis Rietwijck’ten almış olabilir. Ayrıca Leonard Bramer ve Carel Fabritius’un da sanatçının öğretmeni olduğu öne sürülse de bu düşünceyi destekleyecek bir belge bulunmamaktadır. Vermeer’in ailesinden Abraham Bloemaert’in yanında çıraklık yaptığı düşünülmektedir.
Vermeer’in erken dönem üslubu düşünüldüğünde sanatçı, Delft dışında bir süre eğitim almış olabilir. Muhtemelen bu eğitim babasının 1652’deki vefatından önce gerçekleşmiştir.
Sanat Hayatı ve Eserleri
Ne yazık ki Vermeer’in sanat yaşamı hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Sanatçının, ustası, aldığı eğitim ve çalıştığı şehir ya da şehirler bilinmemektedir. Vermeer, tablolarına günlük hayatı yansıtan bir iç mekan ressamı olarak bilinmektedir. Sanatçı, Barok sanat kapsamında ve bu stilde eserler vermiş olsa da, onun sanatının gelişim çizgisi ve resim anlayışı değişiklik göstermiştir.
Erken Dönem Eserleri
Erken dönem eserlerinde Delft üslup geleneklerinden pek fazla yararlanmayan sanatçı, daha çok tarihi olayları resmetmiştir. Bu döneme ait eserler içinde 1653 tarihli Diana and Her Companions, Christ in the House of Mary and Martha ve 1655 tarihli Saint Praxedis net bir üslup birliğine sahip değildir. Vermeer, Diana and Her Companions isimli eserinde karamsar ve melankolik bir tutum takınmıştır. Fabritius’un The Sentry ve A view of Delft isimli eserlerindeki ruh hali, Vermeer’in bu eserini hatırlatmaktadır.
Vermeer, 1650’nin ikinci yarısında İncil ve mitolojik sahnelerden tür ve şehir manzaraları resmetmeye başlamıştır. Bu geçişin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte Pieter de Hooch ve Jan Steen’in Vermeer’i bu yönde yönlendirmiş olabileceği düşünülmektedir. Örneğin dini konulu ilk eserlerinden 1653 tarihli Christ in the House of Mary and Martha’da İncil’den bir sahneyi işlemiştir. 1655 tarihli Saint Praxidis’de ise Katolik bir azizi resimlemiştir.
1660’lı yıllarda ciddi ve yenilikçi bir sanatçı olarak ün kazanan Vermeer, günlük yaşamı eserlerinde sıkça kullanmıştır. Bu tarz konulada; evde masa başında oturan, dışarı bakan, enstrüman çalan ya da herhangi bir işle çok dinamik olmayan görünümlerle verilmiş genç kadın yansımaları, resimlerinin ana karakteridir. Vermeer aynı zamanda Delft’in manzaraları, tür resimleri ve portre de resmetmiştir. Genellikle resimlerdeki kişi ya da kişiler sol tarafta yer alan pencerelerden gelen ışıkla aydınlatılmış, bazılarında ise orada bir pencerenin varlığı gelen ışıkla hissettirilmeye çalışılmıştır.
Udlu Genç Kadın (Woman with a Lute)
Sanatçı, üç boyutlu gerçekliğin bir benzerini yaratmak için eşit derecede önemli başka araçlar kullanmıştır. Örneğin, figürleri ile izleyici arasında bir bariyer oluşturmak için resimlerinin ön planına sıklıkla bir sandalye veya masa yerleştirmiştir. Bunun en güzel örneğini Udlu Genç Kadın (Woman with a Lute) isimli tabloda görmek mümkündür. 1662-63 yılları arasında yapılan bu tabloda, Vermeer, kurşunlu cam pencerelerden süzülen ışık hissini ve ışığın bir odadaki nesnelerle etkileşimini başarılı bir şekilde yakalamıştır. Ön planda ise bir sandalye yer almaktadır.
İnci Küpeli Kız (girl with a pearl earrings)
Johannes Vermeer’in en çok bilinen eserlerinden biri İnci Küpeli Kız’dır. 1665’te yapılan bu eser bir kadın portresidir. Model hakkında birçok iddia olmasına rağmen kim olduğu hala bilinmemektedir. Bu gizem de tablonun ününü artıran unsurlardan biri olmuştur. Bunun yanında eserin odak noktası beyaz inci küpedir. Vermeer, eserin genel atmosferini özellikle ışık-gölge tekniğiyle oluşturmuştur. Düz karanlık arka planın ve eğik düşen ışık dikkati yüze çekmiştir.
Resim Alegorisi
Yaklaşık 1666-1667 yılında yapılan Resim Alegorisi’nin Vermeer’in sanat hayatında önemli bir yeri vardır. Bu eser, 17. yüzyıl Hollanda’sına ait bir iç mekan, belirgin alegorik karakteriyle farklılık gösterir. Vermeer bu eserine tarih ve Hollanda Cumhuriyeti’yle ilgili simgesel çağrışımları dikkatlice yerleştirmiştir. Sanatçı, çizgisel perspektif konusundaki engin bilgisi aracılığıyla sahnesindeki gerçekliği zenginleştirmiştir.
Yararlanılan Kaynaklar
- Kübra Şahin Çeken – Popüler Kültür Nesnesi Haline Gelen “İnci Küpeli Kız” ve Temellük Sanatı
- Piet Bakker-Johannes Vermeer
- Yüksel Göğebakan- Jan Vermeer’e ait “Resmin Alegorisi” Adlı Tablonun Korunması Gerekli Kültür Varlığı Olarak Değerlendirilmesi
- Christopher Dell- Başyapıt Budur
- Jane Jelley – Traces of Vermeer