Türkiye’nin kalbi Çorum’da bulunan Hattuşa kesinlikle görülmeye değer. Hitit Başkentinin kalıntıları, M.Ö. 2000 yıllarında Tunç Çağı’na kadar uzanıyor. Hititlerin dikkat çekici bir medeniyet oldukları ve krallıklarının Ege’den Anadolu’ya, Kuzey Suriye’ye ve Fırat nehrine uzandığı biliniyor.
1- 1834’te Fransız Mimar Charles Texier tarafından keşfedildi
Hitit İmparatorluğu’nun başkenti olan Hattuşa’daki kazı devam ettikçe orada yaşayanlar ve nasıl etkileşime girdikleri hakkında giderek daha fazla bilgi elde ediliyor. Zaten savaş aleti ükarettiklerini ve güçlü bir askeri yapıları olduklarını biliyoruz. Arkeologlar hala Hititler ve başkentleri hakkında daha fazla şey ortaya çıkarmak için çalışıyorlar.
2- UNESCO’nun her iki listesinde yer alan tek mirasımızdır
Hattuşa, 1986 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Alanı olarak kabul edilmiştir. Şehir kalıntıları ile birlikte Aslanlı Kapı, Kral Kapı ve Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı’nın eşsiz sanatsal değeri; saraylar, tapınaklar, ticaret merkezleri ile Hitit medeniyetinin tek şahidi olması; kral sarayı, tapınaklar ve temellerden oluşan mimari toplulukların günümüze gelmeyi başarması yanında Hititler’in MÖ 2. ve 1. bin yılda Anadolu ve Kuzey Suriye’deki medeniyetler üzerinde kurduğu hâkimiyet ile tarihteki önemini ortaya koyması Hattuşa’nın listeye alınmasının başlıca nedenleri.
Hattuşa´nın, bilinen en eski Hint-Avrupalı dili temsil eden çivi yazılı tablet arşivi ise 2001 yılında UNESCO Dünya Belleği Listesi´ne dâhil edilmiştir. Bu sayede Hattuşa UNESCO‘nun her iki listesinde yer alan tek yer olmayı başarmıştır.
3- Büyük Tapınak
Şehrin başka yerlerinde en iyi korunmuş olan Aşağı Şehir’de bulunan tapınak kalıntıları vardır. Büyük Tapınak, M.Ö. 13. yüzyıla kadar uzanır ve şehirde bulunan en büyük Tapınak’tır.
4- Duvarlarla Çevrili Bir Şehir
Şehir, önemli şehirleşme belirtileri, çeşitli inşaat türleri ve Lions Gate ve Royal Gate gibi süs yapıları ile çok büyük ve heybetli olmasıyla ünlüdür. 8 km uzunluğunda devasa bir duvarla çevriliydi, şehrin dört bir yanında eski duvarlar ve kenti farklı bölgelere bölen duvarlar vardı. Şehir, çift duvarlı, 100’den fazla kule ve zengin bir şekilde dekore edilmiş geçitlerle yoğun bir şekilde güçlendirildi: Aslanlı Kapı, Kral Kapısı ve Sfenksli Kapı. Yukarı Şehir’in bazı duvarları Hitit İmparatorluğu’nda bilinen en uzun Hitit hiyeroglif kitabesine sahiptir.
5- Hitit Kabartmalarının Sığınağı: Yazılıkaya
Başkentin kuzeyinde Yazılıkaya kaya sığınağı vardır. Duvarları tanrı ve tanrıçaları ve Büyük Kral Tudhaliya IV figürlerini içeren Hitit kabartma sanatının en zengin ve en çarpıcı örnekleriyle kaplı ana kayaya kesilmiş iki doğal odaya sahip bir açık hava tapınağıdır.
6- Kayalıboğaz
Çivi yazıtlarında (Boğazköy Arşivi’nde bulunan) bahsedilen Kayalıboğaz, büyük köklü bir yerleşimdir. Başkente olan yakınlığı nedeniyle Kayalıboğaz’ın şehre giden yolları izlemek ve kontrol etmek için şehre hizmet etmiş olabileceği düşünülmektedir.
7- Hattuşa Halkı
Alanın değerlendirilmesi, önemi ve bölgedeki rolü nüfusun 50.000 civarında olabileceğini düşündürmektedir. İç şehir muhtemelen toplam nüfusun üçte birini barındırıyor. Konutlar, kereste ve kerpiç tuğla ile inşa edilmiştir. Sıradan Hititlerin yaşamı ve zamanları hakkında ipuçları Boğazköy Arşivi kil tabletlerinde bulunur. Hattuşa, Tunç Çağı şehri ve halkının büyüleyici bir örneğidir.
8- 31 Tapınak Bulundu
“Hattuşa Ülkesinin Bin Tanrısı” olarak Hitit metinlerinde geçen bu tanrılar, Hattuşa’da bulunan 31 tapınakta yer edinmiştir.
9- Aslına Uygun Olarak Yeniden Restore Edilmiştir
Kentte, 2003-2005 arasında restorasyon çalışmaları yapılmış olup, bu çalışmalarda 45*45*10 santimetre ebatlarında 64000 adet civarında kerpiç kullanılmıştır. Bu çalışmalarla ayrıca eski çağ kerpiç mimarileri hakkında detaylı bilgiler edinilmesini sağlamıştır. Buna göre surların yaklaşık bir kilometrelik kısmı, bin işçi tarafından, bir yılda tamamlanabiliyordu.