Tarihte Beylerbeyi Bölgesi ve Eski Beylerbeyi Sarayı
Beylerbeyi Sarayı, Bizans Dönemi’nde İstavroz olarak anılan eski bir yerleşim yerinde inşa edilmiştir. Bu bölge, Rumeli Beylerbeyi olan Mehmed Paşa’nın boğaz kenarında yaptırdığı ahşap yalıya bağlı olarak Beylerbeyi adıyla anılmaya başlanmıştır. Ayrıca zamanla padişahların dikkatini çeken bu bölgeye pek çok köşk ve kasır inşa edilmiştir.
Beylerbeyi bölgesinin üst kısmında Şevk abad olarak anılan bir kasır bulunmaktadır. I. Ahmed, zamanla harap olan kasrı yeniletip genişletmiştir. Beylerbeyi bahçesindeki kasırlardan birinde doğan Sultan IV. Murad’da bölgeye ilgi göstermiş, buraya bir saray inşa ettirmiştir. Bununla birlikte dönemin ünlü sadrazamı Nevşehirli İbrahim Paşa’da Beylerbeyi bölgesine ilgi gösteren kişilerden olmuştur.
18. yüzyılda Kaptan Mustafa Paşa, Ferah âbad ismini verdiği bir yalı inşa ettirmiştir. Daha sonra Sultan I. Mahmud’da annesi Saliha Sultan için burada Ferahfeza Kasrı’nı yaptırmıştır. Hükümdarların ilgi gösterdiği Beylerbeyi bölgesi, süreç içerisinde onarım ve eklemelerle geliştirilmiştir. Bu gelişmelere rağmen bölgenin, 18. yüzyılın ikinci yarısıyla birlikte gözden düştüğü anlaşılmaktadır. Örneğin III. Mustafa burada bulunan sarayı yıktırmış, araziyi de halka satmıştır. Bölge II. Mahmud tarafından halktan satın alınmış ve yeni bir saray inşa ettirilmiştir. II. Mahmud’un yaptırttığı bu ahşap sarayın yapımına 1829’da başlandığı ve 1832’de bitirildiği bilinmektedir.
Sultan Abdülaziz, tahta çıktığında Eski Beylerbeyi Sarayı’nı yangından dolayı yıktırıp, yerine bugünkü sarayı yaptırmıştır. Yıkılan eski sarayda yalnızca Mermer Köşk olduğu gibi bırakılmıştır. Köşk’ün malzemesinin yangın konusunda herhangi bir tehlike oluşturmaması, yıkımını engellemiş olmalıdır. Eski beylerbeyi sarayında günümüze ulaşabilen yapılar Mermer Köşk ve Beylerbeyi Tünelidir. Sultan Abdülaziz, 1863-1965 yıllarında yeni Beylerbeyi Sarayı’nı inşa ettirmiştir. Sarayın resmi açılışı 11 Nisan 1865 tarihinde gerçekleşmiştir.
Beylerbeyi Saray Kompleksi
Yüksek bir seki üzerine oturan dikdörtgen planlı Beylerbeyi Sarayı iki katlı olarak inşa edilmiştir. Bununla birlikte simetrik bir tasarıma sahip olan saray, yaklaşık olarak 75×45 m ölçüsündedir. Saraya bağlı birimler, birbirinden bağımsız olarak inşa edilmiştir. Örneğin bunlar arasında: Sarı, Mermer, Ahır ve Deniz Köşkleri saraya bağlı olan önemli bölümlerdir.
Beylerbeyi Sarayı, Mabeyn, Harem ve Hünkâr daireleri olarak üç ana birime ayrılır. Sarayın güneyi Mabeyn-i Hümayun, kuzeyi Harem-i Hümayun, orta bölümdeki zülvechyn mekânları da Hünkâr Dairesi olarak düzenlenmiştir. Kabaca dikdörtgen bir çerçeve içine oturtulan bu üç birim, özellikle eyvanlı merkezi sofa planına benzemektedir. Orta bölümdeki zülvecheyn mekânları ile mabeyn bölümünde eyvanlı sofa şeması ayrıca dikkat çekmektedir. Sarayın her bir bölümü merkezi sofanın birer kenarı anıtsal merdivenlere ayrılmıştır. Sarayın iç ve dışındaki Barok sitilinin görülmesi, yapımı esnasında batı mimarisinin çok etkisinde kalındığını göstermektedir.
Mabeyn-i Hümayun
Sarayın Mabeyn-i Hümayun bölümü, dikdörtgen bir plana sahiptir. Kuzey ve güney kolları daha kısa tutulan yapı, bir haç görünümündedir. Mabeyn bölümünün ortasında büyük bir giriş salonu yer almaktadır. Bununla birlikte orta salonun iki yanında oda ve geçiş koridorları bulunur. Salonun güneyinde Mabeyne giriş için bir kapı açılmıştır. Ayrıca kuzeyine ise üst kata çıkış merdiveni yerleştirilmiştir.
Harem-i Hümayun
Harem-i Hümayun, Mabeyn’deki plan şemasını genel itibariyle tekrarlamaktadır. Haremde, giriş salonu daha kısa tutularak merdiven yerleştirilmiştir. Haremde geçiş koridorunun bir kısmı ile güneydoğu köşedeki mekânın yerine tuvalet, lavabo, havalandırma boşluğu gibi küçük birimlere yer verilmiştir.
Hünkâr Dairesi
Mabeyn ve Harem bölümünü birbirine bağlayan Hünkâr Dairesi, eyvanlı merkezi sofa planının en açık biçimde ortaya konduğu mekândır. Bununla birlikte merkezi sofanın doğu ve batı tarafında yer alan büyük eyvanlarla dış cepheye açılan mekânın kuzey ve güney kanatları boydan boya uzanan daha dar bir eyvan gibi düzenlenmiştir. Kuzeyde, harem giriş salonun geri çekilmesiyle oluşturulan ve bir eyvanı andıran mekâna merdiven yerleştirilmiştir. Zülvecheyn mekânın köşelerine, cephelerde dışa taşıntı yapan dik konumlu odalar yerleştirilmiş; böylelikle Harem ve Mabeyn dairelerinin doğu ve batı kanadı ile zülvecheyn mekânının eyvanları arasında kalan kısım birbirine bağlanmıştır. Ayrıca sarayın üst ve alt kat planı benzerlik göstermektedir.
Serdab Köşkü (Mermer Köşk)
Serdab Köşkü, cephesini kaplayan büyük mermer levhalar nedeniyle Mermer Köşk olarak da anılmaktadır. Köşk, II. Mahmud tarafından 1829-1832 yılları arasında yaptırılan eski Beylerbeyi Sarayı’ndan kalan tek yapıdır. Köşkte, iç mekanın loş ve serin tutulması için pencereler basık yapılmıştır. Bununla birlikte köşkün ortasında büyük bir sofa, onun iki yanında ise birer oda bulunmaktadır. Üstelik odaların arkasında ise tuvalet ve aralıklara yer verilmiştir.
Köşkün ortasında yer alan havuz önemlidir. Havuz iki tarafında mermer döşemeye oyulmuş suyollarıyla yan duvarlardaki karşılıklı selsebillerle bağlanmıştır. Havuz, geç ampir üslubunda dekore edilmiştir. Bu bakımdan tezyinatıyla oldukça dikkat çekicidir.
Ahır Köşkü
Ahır Köşkü, saray bahçesinin, güney kanadında düz bir arazi üzerinde yer almaktadır. Kuzeyinde Mermer Köşk ve büyük havuz, doğu ve güneyinde ise askeri tesisler bulunmaktadır. Köşkün inşa tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak deniz köşklerine çok benzer bir tasarıma sahip olması, yeni saray ile birlikte yapıldığının ortaya koymaktadır. Yapı sonraki dönemlerde bazı onarımlar geçirmiştir. Bu onarımlardan birinde yapıya ait olan samanlık ve mutfak yenilerek askeri tesise dönüştürülmüştür. Yapı, 1975’te onarım geçirmiştir.
Deniz Köşkleri
Deniz Köşkleri, Beylerbeyi Saray rıhtımı üzerinde yer almaktadır. Rıhtım ile saray arasındaki duvar üzerindeki köşklerden biri selamlık diğeri de harem bahçesine bakmaktadır. Bu nedenle Mabeyn tarafındaki Selamlık köşkü, Harem tarafındaki de Harem Köşkü olarak adlandırılmaktadır. Plan ve mimari özellikleri bakımından birbirine çok benzeyen köşkler yeni sarayla birlikte Sarkis Balyan tarafından yapılmıştır. Yapılar, 1975’li yıllarda diğer binalarla birlikte onarım geçirmiştir. Deniz Köşkleri, poligonal bir salon, bahçe tarafındaki derin revaklı giriş ve yanlardaki küçük servis mekânlarından oluşmaktadır. Yapının, denize bakan cephesinin köşeleri pahlanarak beşgene dönüştürülmüş ve üzeri çadır gibi eğrisel bir örtü ile örtülmüştür.
Mimari tasarım olarak birinin kopyası niteliğindeki köşkler iç dekorasyon ve süsleme bakımından bazı farklıklara gösterirler. Revak kubbeleri Wilhelma Sarayı’nın Kubbeli Salonu’ndaki gibi açık mavi üzerine sarı ve kırmızı motiflerle bezelidir. Selamlık köşkündeki kubbelerin göbeğinde dilimli bir madalyon yer alır. Bunun dört yanında da kartuşlar içine alınan çiçek buketleri bulunur. Özellikle araları kıvrım dal, yaprak ve geçmeli geometrik motiflerle bezelidir. Köşkteki asıl süslemeyi ise salonun dilimli örtüsündeki zengin kalem işi bezemler oluşturur.
Sarı Köşk
Sarı Köşk, adını renginden almıştır. İnşa tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmayan köşk üzerine çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. İbrahim Hakkı Konyalı söz konusu köşk ile birlikte Mermer Köşk’ün cephe düzenlemelerinin saraydaki diğer yapılarla benzeşmediğine dikkat çekerek eski saraydan kalan yapılar olduğunu ifade etmektedir. Afife Batur ise genel kitlesi ve plan şeması gibi öğelerin biçimlerinden sarayla aynı dönemde yapılmış olabileceğini söylemiştir. Ayrıca, eski saray kompleksi içinde de Sarı Köşk olarak adlandırılan bir yapının varlığı bilinmektedir.
Yararlanılan Kaynaklar
- Hakan Gülsün – Beylerbeyi Sarayı
- Haluk Y. Şehsuvaroğlu – Boğaziçi’ne Dair
- Haluk Y. Şehsuvaroğlu – Beylerbeyi Sahilsarayı
- Mesut Dündar – Beylerbeyi Sarayı
- Tuncay Cengiz Göncü – Beylerbeyi Sarayı’nın İnşa Süreci, Teşkilatı ve Kullanımı
- Afife Batur – Beylerbeyi Sarayı
- Turgut Saner – 19. Yüzyıl Osmanlı Mimarlığında Oryantalizm
- İbrahim Hakkı Konyalı – Abideleri ve Kitabeleriyle Üsküdar Tarihi
- Deniz Demirarslan – Beylerbeyi Sarayı’nın Mekan Tasarımı Açısından Üsküdar ve İstanbul’a Kazandırdığı Önem
- Burcu Tözün – Beylerbeyi Sarayı İç Mekan Dekorasyonu
- Özgür Algan – Beylerbeyi Sarayı Mobilyalarında Röleve Çalışmaları